Günaydın Sevgili Ailem,
Güzel bir Pazar günü geçirmeniz canı gönülden dilerim.
Soguklarin biraz ara vermesi, güneşin ortaya çıkması ile özlem duyduğumuz o bahar havası geldi bir anda. Bu zamanı iyi değerlendirelim. Cüce Şubat girmeden Ocak ayının son gününü iyi kullanalım. Güzelce güle güle diyelim Ocak ayına. :)))
Mesela doğa ile iç içe olabileceğiniz bir yeri tercih edebilirsiniz. Ağaçların, dolayısıyla oksijenin bol olduğu bir ortamda kahvaltı harika olur bence. Hem size cıvıl cıvıl sesleri ile kuşlar eşlik eder kahvaltiniza hem de yeni aya, yeni haftaya güzel bir motivasyon ile başlamış olursunuz.
Yada yine doğa tutkunu iseniz doğa ile başbaşa kalacağınız yürüyüşlere katılabilirsiniz. Bunun için birçok tur şirketi var, yada bazı dernekler de sosyal aktivite olarak yapmaktalar.
Eğer sahil bölgesinde yaşıyorsanız deniz kenarindaki salaş balıkçı barinaklarinda ekmek arası balık yiyerek karnınızı doyurabilirsiniz.
Yada gitmisken farklı birşeyler yapayım aksam yemeği gibi olsun ama şöyle hem gözüm hem gönlüm doysun derseniz, yine seçenekleriniz var :))) Normal bir restorantta da yiyebileceğiniz gibi, balıkçı kooperatiflerinin açtıkları balık evlerinde de yiyebilirsiniz, Hem denizden yeni çıkmış, taze baliklarla karnınızı doyurma fırsatınız olur hem de çeşit çeşit deniz ürünlerini uygun fiyata tatma şansınız olur. Bir yandan da kaliteli deniz ürünlerini alarak, sipariş vererek kooperatife yardımcı olmuş olursunuz.
Yani Pazar gununuzun mükemmel olması için seçenekler çok fazla. Kacarinız yok. :))))
Daha bitmedi...
Eger isterseniz cocuklarinizi da alip tatilin son haftasında birlikte program yapabilirsiniz. Bu zamana kadar onu tiyatroya goturmediyseniz ışte size güzel bir fırsat. Geç kalmış sayılmazsınız.
Yok ben bugün evde olacağım derseniz, sevdiğiniz dostlarınızi yemeğe cagirabilirsiniz. Hatta eviniz musaitse mangal partisi de yapabilirsiniz. Hem dostlariniz icin harika bir sürpriz olur hem de haftaya stressiz başlama firsatiniz olur.
Pazar gününüzü nasıl degerlendirirseniz degerlendirin mutlu olmayı ertelemeyin lutfen...
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Degerlisin Çünkü Ozelsin!!!
31 Ocak 2016 Pazar
30 Ocak 2016 Cumartesi
Güzel Bir Hafta Sonu Geçirmek Için.....
Tünaydin Sevgili Ailem,
Güzel bir hafta sonuna ben dün geceden basladim :)))
Ama tüm sevenlerim benimleydi, sizleri de aldim bu güzel eglenceye. Yanimda olamayan sevdiklerim kalben yanimdalardi. Büyük ve mutlu bir aile olmanin sansi iste. :)))
Sizin de eglenceli bir hafta sonu yasayacaginiza eminim. Bunun için ben de üstüme düsen görevi yapacagim tabi, her zamanki gibi...
Dün aksam gittigimiz yer çok bizdendi, içtendi. Gerek hizmet, gerekse ortamin sicakligi harikaydi. Tabi canli müzikle de bu atmosfer daha çok güçlendi. Ellerine, emeklerine saglik.
Ben ilk kez gittim ve önceden gitmedigim, bu yeri bilmedigim için üzüldüm. Kesinlikle gidilmesi gereken bir yer, siz de benim gibi geç kalmayin...
Bol neseli, bol katilimli müzikli eglence... Ortam güzel, insanlar güzel.
Biz arkadasimizin dogum günü için bir aradaydik... On kisilik bir grup olarak güzel vakit geçirirken, diger masalardaki misafirlerle de paylasimlarin olmasi ayri bir güzellik... Son yillarda unutulmaya yüz tutmus bir duyguyu yasamak bu... Gerçek Karsiyaka'lilarin o harika enerjisini yine hissedebilmek, hiç tanimasan bile tebessümün ile ortaya çikardigin pozitif enerjiyi veren gerçek Karsiyaklilar ile eglenmek... Buradan geceye danslariyla kattigi eforu ile eski Karsiyakali futbolcu Çeto lakapli Çetin Bey'e tesekkürler..
Canli müzikle gecemize nese katan grup ta, her türlü sarkiyi icra ettiler... Harikaydiniz...
Belki hava soguktu, ama içerde öyle güzel bir eglence vardi ki kesinlikle hissetmiyorsun.
Bizde birkaç fotograf ile bu geceyi yeni anilarimiz arasina yerlestirmek istedik.
Iste bahsettigim bu yer "Samanlik" ... Ulasiminin kolay oldugu Karsiyaka Yali da olan bu yer rahatlikla gidebileceginiz güzel bir mekan..
Iste o kareler....
Bol neseli bir hafta sonu geçirmeniz dilegimle...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Güzel bir hafta sonuna ben dün geceden basladim :)))
Ama tüm sevenlerim benimleydi, sizleri de aldim bu güzel eglenceye. Yanimda olamayan sevdiklerim kalben yanimdalardi. Büyük ve mutlu bir aile olmanin sansi iste. :)))
Sizin de eglenceli bir hafta sonu yasayacaginiza eminim. Bunun için ben de üstüme düsen görevi yapacagim tabi, her zamanki gibi...
Dün aksam gittigimiz yer çok bizdendi, içtendi. Gerek hizmet, gerekse ortamin sicakligi harikaydi. Tabi canli müzikle de bu atmosfer daha çok güçlendi. Ellerine, emeklerine saglik.
Ben ilk kez gittim ve önceden gitmedigim, bu yeri bilmedigim için üzüldüm. Kesinlikle gidilmesi gereken bir yer, siz de benim gibi geç kalmayin...
Bol neseli, bol katilimli müzikli eglence... Ortam güzel, insanlar güzel.
Biz arkadasimizin dogum günü için bir aradaydik... On kisilik bir grup olarak güzel vakit geçirirken, diger masalardaki misafirlerle de paylasimlarin olmasi ayri bir güzellik... Son yillarda unutulmaya yüz tutmus bir duyguyu yasamak bu... Gerçek Karsiyaka'lilarin o harika enerjisini yine hissedebilmek, hiç tanimasan bile tebessümün ile ortaya çikardigin pozitif enerjiyi veren gerçek Karsiyaklilar ile eglenmek... Buradan geceye danslariyla kattigi eforu ile eski Karsiyakali futbolcu Çeto lakapli Çetin Bey'e tesekkürler..
Canli müzikle gecemize nese katan grup ta, her türlü sarkiyi icra ettiler... Harikaydiniz...
Belki hava soguktu, ama içerde öyle güzel bir eglence vardi ki kesinlikle hissetmiyorsun.
Bizde birkaç fotograf ile bu geceyi yeni anilarimiz arasina yerlestirmek istedik.
Iste bahsettigim bu yer "Samanlik" ... Ulasiminin kolay oldugu Karsiyaka Yali da olan bu yer rahatlikla gidebileceginiz güzel bir mekan..
Iste o kareler....
Bol neseli bir hafta sonu geçirmeniz dilegimle...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
29 Ocak 2016 Cuma
Biraz Da Küçük Prenses Ve Prenslerimiz Için olsun!
Günesli Bir Cuma Gününden Hepinize Merhaba,
Bugünkü hobi, sanat kösemizde, küçük prenses ve prenslere yer vermek istedim.
Biraz da onlar açisindan bakalim istedim. Kisin en korumasiz, savunmasiz olan küçüklerimiz... Bizim bakimimiza ihtiyaçlari olan findik&fistiklarimiz....
Onlarin da bu soguk havalarda saglikli olarak kalabilmeleri için gerekli olan atki&bere&eldiven, kazak, panço, hirka gibi ihtiyaçlari var.
Kimimiz hazir aliyoruz, kimimiz örüyoruz yada ördürüyoruz... Sonuçta hazir ürünler arasinda her çesidini bulmak mümkün, ancak el emegi olmasi, istedigimiz stilde, renkte ve uygun fiyatlarda olmasi gibi ayricaliklarla el örgülerini tercih edenlerimiz hiç de azinlikta degil.
Yeter ki, küçük prenseslerimiz & prenslerimiz üsümesin, rahat etsinler... :))))
Asagida çok sevdigim arkadaslarimin yapip bana gönderdikleri kiz ve erkek çocugu için birkaç ürünün fotografini bulacaksiniz.
Herseyden önce ellerine saglik, harika olmuslar.
Sizlerin de yaptiginiz ürünler varsa onlarin da fotograflarini gönderirseniz yayinlarim.
Ayrica siparis alinir. Tig isi, sis farketmez... Isteyenler benimle irtibata geçebilirler. Türkiye'nin neresinde olursa olsun göndeririz.
Iste bahsettigim birbirinden güzel ürünler :
Atki & Bere & Eldiven & Patik Panço & Bere
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Bugünkü hobi, sanat kösemizde, küçük prenses ve prenslere yer vermek istedim.
Biraz da onlar açisindan bakalim istedim. Kisin en korumasiz, savunmasiz olan küçüklerimiz... Bizim bakimimiza ihtiyaçlari olan findik&fistiklarimiz....
Onlarin da bu soguk havalarda saglikli olarak kalabilmeleri için gerekli olan atki&bere&eldiven, kazak, panço, hirka gibi ihtiyaçlari var.
Kimimiz hazir aliyoruz, kimimiz örüyoruz yada ördürüyoruz... Sonuçta hazir ürünler arasinda her çesidini bulmak mümkün, ancak el emegi olmasi, istedigimiz stilde, renkte ve uygun fiyatlarda olmasi gibi ayricaliklarla el örgülerini tercih edenlerimiz hiç de azinlikta degil.
Yeter ki, küçük prenseslerimiz & prenslerimiz üsümesin, rahat etsinler... :))))
Asagida çok sevdigim arkadaslarimin yapip bana gönderdikleri kiz ve erkek çocugu için birkaç ürünün fotografini bulacaksiniz.
Herseyden önce ellerine saglik, harika olmuslar.
Sizlerin de yaptiginiz ürünler varsa onlarin da fotograflarini gönderirseniz yayinlarim.
Ayrica siparis alinir. Tig isi, sis farketmez... Isteyenler benimle irtibata geçebilirler. Türkiye'nin neresinde olursa olsun göndeririz.
Iste bahsettigim birbirinden güzel ürünler :
Atki & Bere & Eldiven & Patik Panço & Bere
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
28 Ocak 2016 Perşembe
Sevgililer Gününe Bir de Bu Yönden Bakin Derim!
Tünaydin Sevgili Ailem,
Hepinizin mutlu, sevgi dolu güzel bir gün geçirmenizi dilerim.
Ocak ayinin sonuna gelmis bulunuyoruz. Yilin ilk ayini bitirdik bile.. Yaklasan Subat ayinda, o cüce subat ayinda bizi neler, hangi sürprizler bekliyor bilmiyorum. Ama kisacik aya çok güzellikler yerlesecegine eminim.
Kiminin dogum günü, kiminin evlilik yildönümü.... Belki de yeni birlikteliklerin, yeni olusumlarin habercisi Subat ayi..
29 günlük bu serüvende birçok güzellikler yasayacagiz, bunlardan birisi ve ayri bir anlami olan gün, "14 Subat Sevgililer Günü"...
Evet belki bazilari için bugün fazla önemli olmayabilir. Ancak efsanesini dinlemis olsaydiniz düsünceleriniz degisecektir.
Efsane söyle :
Eski Roma'da 14 Subat, Roma halki için önemli bir gündü. Bu gün, Roma tanri ve tanriçalarinin kraliçesi olan Juno'ya duyulan saygidan tatil yapilirdi. Juno, ayrica kadinlik ve evlilik kraliçesidir.
15 Subat da Lupercalia Bayrami olarak kutlanmakta idi. Bu bayram, daha çok halkin genç kesimini ilgilendiren, yasantilari kesin kurallarla sinirlandirilmis, birlikte yasama sansi olmayan gençleri içermekte idi. Sadece bu bayran süresince bile olsa Partner bulup bayram boyunca sevgili oluyorlardi. Katilim sekli söyleydi, geleneklerine göre genç kizlar isimlerini küçük kagitlara yazip kavanoza atarlar, genç erkekler de kavanozdan bir kagit çekerek çikan isme sahip genç kizla bayram boyunca birlikte olurlar. Bazi birliktelikler sonrasinda evlilige dönüsürken bazilari da güzel birer ani olarak kalir. O zamanin zalim imparatoru II. Claudius, savasacak asker bulamadigindan tüm evlililik ve nisanlari kaldirdi. Çünkü erkekler asklarindan ve ailelerinden ayrilmak istemiyorlardi. Bu yasaga ragmen Aziz Valentine adli papaz, gizli gizli sevenleri evlendirmeye devam ediyordu, ta ki bu olayi imparator ögreninceye kadar. Sonrasinda Aziz Valentine ceza olarak sopa ile dövülerek öldürüldü.
Bunun yanisira Roma'daki putperestler de bu bayrami kendi putperest tanrilari için kutlamaya basladilar. Bu durumdan rahatsiz olan papazlar, bu duruma engel olmak ve gençlerin azizlerle birlikte anilmasi için Lupercalia Bayrami'nin basladigi günü Aziz Valentine günü olarak kutlamaya basladilar.
O günlerden bu günlere dek her 14 Subat "Aziz Valentine Günü" olarak Türkiye'de de "Sevgililer Günü" olarak kutlanir.
Dolayisiyla Sevgililer Günü'nün kutlanma amaci bizim bildigimizden çok farkli olmakla birlikte çok anlamli bir gün. Bence bu özel ve güzel günü bu sekilde degerlendirmek daha dogru olacaktir.
Yazimi bir dörtlükle noktalamak istiyorum.
Hani gözler vardir sözleri anlatir,
Hani sözler vardir gözleri anlatir,
Bir de ask vardir sizi anlatir...
Nice Sevgililer Günleri'ne
Degerlisin Çünkü Özelsin Ailem.
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Hepinizin mutlu, sevgi dolu güzel bir gün geçirmenizi dilerim.
Ocak ayinin sonuna gelmis bulunuyoruz. Yilin ilk ayini bitirdik bile.. Yaklasan Subat ayinda, o cüce subat ayinda bizi neler, hangi sürprizler bekliyor bilmiyorum. Ama kisacik aya çok güzellikler yerlesecegine eminim.
Kiminin dogum günü, kiminin evlilik yildönümü.... Belki de yeni birlikteliklerin, yeni olusumlarin habercisi Subat ayi..
29 günlük bu serüvende birçok güzellikler yasayacagiz, bunlardan birisi ve ayri bir anlami olan gün, "14 Subat Sevgililer Günü"...
Evet belki bazilari için bugün fazla önemli olmayabilir. Ancak efsanesini dinlemis olsaydiniz düsünceleriniz degisecektir.
Efsane söyle :
Eski Roma'da 14 Subat, Roma halki için önemli bir gündü. Bu gün, Roma tanri ve tanriçalarinin kraliçesi olan Juno'ya duyulan saygidan tatil yapilirdi. Juno, ayrica kadinlik ve evlilik kraliçesidir.
15 Subat da Lupercalia Bayrami olarak kutlanmakta idi. Bu bayram, daha çok halkin genç kesimini ilgilendiren, yasantilari kesin kurallarla sinirlandirilmis, birlikte yasama sansi olmayan gençleri içermekte idi. Sadece bu bayran süresince bile olsa Partner bulup bayram boyunca sevgili oluyorlardi. Katilim sekli söyleydi, geleneklerine göre genç kizlar isimlerini küçük kagitlara yazip kavanoza atarlar, genç erkekler de kavanozdan bir kagit çekerek çikan isme sahip genç kizla bayram boyunca birlikte olurlar. Bazi birliktelikler sonrasinda evlilige dönüsürken bazilari da güzel birer ani olarak kalir. O zamanin zalim imparatoru II. Claudius, savasacak asker bulamadigindan tüm evlililik ve nisanlari kaldirdi. Çünkü erkekler asklarindan ve ailelerinden ayrilmak istemiyorlardi. Bu yasaga ragmen Aziz Valentine adli papaz, gizli gizli sevenleri evlendirmeye devam ediyordu, ta ki bu olayi imparator ögreninceye kadar. Sonrasinda Aziz Valentine ceza olarak sopa ile dövülerek öldürüldü.
Bunun yanisira Roma'daki putperestler de bu bayrami kendi putperest tanrilari için kutlamaya basladilar. Bu durumdan rahatsiz olan papazlar, bu duruma engel olmak ve gençlerin azizlerle birlikte anilmasi için Lupercalia Bayrami'nin basladigi günü Aziz Valentine günü olarak kutlamaya basladilar.
O günlerden bu günlere dek her 14 Subat "Aziz Valentine Günü" olarak Türkiye'de de "Sevgililer Günü" olarak kutlanir.
Dolayisiyla Sevgililer Günü'nün kutlanma amaci bizim bildigimizden çok farkli olmakla birlikte çok anlamli bir gün. Bence bu özel ve güzel günü bu sekilde degerlendirmek daha dogru olacaktir.
Yazimi bir dörtlükle noktalamak istiyorum.
Hani gözler vardir sözleri anlatir,
Hani sözler vardir gözleri anlatir,
Bir de ask vardir sizi anlatir...
Nice Sevgililer Günleri'ne
Degerlisin Çünkü Özelsin Ailem.
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
27 Ocak 2016 Çarşamba
Cildimin Dogalligini, Yumusakligini Nasil Koruyabilirim?
Merhaba Sevgili Degerlisin Çünkü Özelsin Ailem,
Sagligimizla ilgili bilgilerin yer alacagi bir günde daha birlikteyiz.
Bugünkü konumuzu daha gençlige yeni adimini atmis, tazecik ciltlere sahip gençlerimize ayirdim.
Gerek yaslari gerekse beslenmeleri sebebleriyle ciltlerinde baslayan sorunlari ele almak istedim.
Cilt bakimlarinda en temele inilmesi gerektiginden ben de cilt bakimlari ile ilgili olan yazi serime ilk 14 yas serisi ile baslamak istedim.
Özellikle yaslarinin verdigi etkiyle çok dikkat etmedikleri bir dönem içinde olabileceklerinden biz büyüklerin onlara bu konuda da yol göstermemiz, yardimci olmamiz iyi olacaktir. O yüzden de bizlerin bilgi eksikligi varsa giderilmesi gerektigi kanisindayim.
Soruna önce "Neden bu kadar küçük yasta cilt problemleri olur? Sebepleri nelerdir?" ile baslamak istiyorum.
Ilk olarak söyleyecegim önemli nokta, ergenlik dönemi'ne geçis süreci oldugudur. Bu dönemin 14 yasindan daha küçük yaslarda basladigi günümüzde dogal olarak cilt bakimlari da daha küçük yaslarda baslamaktadir.
Bunun yani sira dogru beslenme de en önemli faktörler arasinda yer almaktadir. Fast food tarzi yada abur cubur agirlikli, yagli yiyecekler ve asitli içecekler sivilce - akne - siyah nokta problemlerine sebep olmaktadir.
Bunun yanisira hava kirliligi olsun, yaninda içilen sigaralar olsun beden sagilimiz gibi cilt sagligimizi da olumsuz etkilemektedir.
Hormonal sorunlardan da kaynaklanabilir. Bu durumda öncelikle bir doktora basvurmasi gerekmekte, sonrasinda ürün kullanmalidir.
Diger bir nokta da gençlerimizin ciltlerinde çikan sivilce - akne - siyah nokta ile çok oynamasi, patlatmaya çalismasi yada temizlemeye çalismasi durumu... Bu en kötülerinden biridir. Direkt ciltlerine zarar vermekte, o güzelim ciltlerine bilmeden kalici hasarlar, lekeler, izler birakmaktadirlar.
Peki Neler Yapilmalidir?
Eger kullanacak genç arkadasimiz 14 yasinin altinda ise, Ona önerecegim tek ürün daha önce de anlattigim "Çay agaci yagi sabunu"nu düzenli olarak sabah - aksam kullanmasi yeterlidir.
14 yas ve üzeri olan gençlerimiz ise asagidaki ürün yelpazesini gönül rahatligi ile kullanabilirler. Iste ürünlerimiz :
Delicate Care Temizleme Sütü / Delicate Care Canlandirici Tonik / Delicate Care Günlük Bakim Kremi :
Temizleme Sütü, Tonik ve Yüz Kremi'nden olusan bir üçlüdür.
Esnek ve ipeksi bir yumusaklikta cildi açiga çikarir.
Cildi derinlemesine temizleyerek nemlendirir.
Genç cildin ihtiyaci olan bakimi yapar.
Paraben ve parafin içermediginden cilde dogalligini geri kazandirir.
Tüm cilt tipleri için uygundur.
Kullanim Sekli : Sabah ve aksam olmak üzere her gün düzenli kullanilmalidir.
Temizleme sütü ile yüz yikanip derinlemesine temizlenirken; Tonik pamuk ile cilde sürülerek temizlenen cildin sIkIlasmasI saglanir. Üzerine sürülecek olan Bakim Kremi ile de islemimiz tamamlanmis olur. Iste bu kadar basit ve zahmetsiz...
Bu arada belirtmeden de geçemeyecegim. Daha problemli ciltler varsa o zaman kullanilacak ürünlerde birkaç ufak degisiklik yapilabilir. Her zaman yardimci olmaya hazirim.
Isterseniz Karsiyaka'ya gelebilecekler isyerime gelirlerse birebir ilgilenip yardimci olabilirim. Hatta cilt bakimi da yapabilirim.. Dileyenler yada uzakta olanlar özelden mesaj atabilirler.
Ayrica ürün temini en kisa sürede saglanir.
Bu ürünlere ihtiyaci olan gençlere ve ebeveynlere sesleniyorum:
Fiyatlari çok uygun ve tamamen dogal. Cilde de kesenize de bu kadar yarari olan ürünleri alip kullanmaya ne dersiniz?
Geç kalmayin ve hemen harekete geçin derim.
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Sagligimizla ilgili bilgilerin yer alacagi bir günde daha birlikteyiz.
Bugünkü konumuzu daha gençlige yeni adimini atmis, tazecik ciltlere sahip gençlerimize ayirdim.
Gerek yaslari gerekse beslenmeleri sebebleriyle ciltlerinde baslayan sorunlari ele almak istedim.
Cilt bakimlarinda en temele inilmesi gerektiginden ben de cilt bakimlari ile ilgili olan yazi serime ilk 14 yas serisi ile baslamak istedim.
Özellikle yaslarinin verdigi etkiyle çok dikkat etmedikleri bir dönem içinde olabileceklerinden biz büyüklerin onlara bu konuda da yol göstermemiz, yardimci olmamiz iyi olacaktir. O yüzden de bizlerin bilgi eksikligi varsa giderilmesi gerektigi kanisindayim.
Soruna önce "Neden bu kadar küçük yasta cilt problemleri olur? Sebepleri nelerdir?" ile baslamak istiyorum.
Ilk olarak söyleyecegim önemli nokta, ergenlik dönemi'ne geçis süreci oldugudur. Bu dönemin 14 yasindan daha küçük yaslarda basladigi günümüzde dogal olarak cilt bakimlari da daha küçük yaslarda baslamaktadir.
Bunun yani sira dogru beslenme de en önemli faktörler arasinda yer almaktadir. Fast food tarzi yada abur cubur agirlikli, yagli yiyecekler ve asitli içecekler sivilce - akne - siyah nokta problemlerine sebep olmaktadir.
Bunun yanisira hava kirliligi olsun, yaninda içilen sigaralar olsun beden sagilimiz gibi cilt sagligimizi da olumsuz etkilemektedir.
Hormonal sorunlardan da kaynaklanabilir. Bu durumda öncelikle bir doktora basvurmasi gerekmekte, sonrasinda ürün kullanmalidir.
Diger bir nokta da gençlerimizin ciltlerinde çikan sivilce - akne - siyah nokta ile çok oynamasi, patlatmaya çalismasi yada temizlemeye çalismasi durumu... Bu en kötülerinden biridir. Direkt ciltlerine zarar vermekte, o güzelim ciltlerine bilmeden kalici hasarlar, lekeler, izler birakmaktadirlar.
Peki Neler Yapilmalidir?
- Onlarla oyanamak yerine, cildine bakim yapilmasi önerilmelidir. Size buradan küçük bir tavsiye vermek istiyorum. Gençlerimize bunu anlatirken sakin ve o güleryüzünüzle "Kesinlikle! yada Sakin! yada Yapma!, Oynama,! Kullanma!" gibi sözcüklerle baslayan cümleler kullanmak yerine "Yüzünde sivilce yada siyah noktalarin çikmasina engel olmak yada onlari cildinden arindirmak için süper ürünler var, sana yardimci olacak, ben de bu ürünleri alarak yardim edecegim sana, senin de kendine yardim etmen için bu ürünleri düzenli kullanman yeterli, ne onlari ellemene, patlatmana ne de sikmana gerek kalmadan geçecek, üstelik daha da pürüzsüz bir cildin olacak. Eminim ki tüm arkadaslarin bunu farkedip sana soracaklar, belki de senin gibi bir cilde sahip olmak isteyenler bile olacak..." seklinde bir konusma daha iyi sonuç verecektir. Bunlari gözlerinin içine bakarak söylemek daha da etkili olacaktir. Zamani ve yerini iyi ayarlamaniz da önemli, konunun önemli oldugu gibi...
- Sizin de benzer uygulamalari kendinize yapmaniz isi biraz daha kolaylastirir.
- Baslangiçta nasil yapilacagini uygulamali olarak anlatabilir ve birkaç kez birlikte yapabilirsiniz.
- Kullanacagi ürünleri rahatlikla görebilecegi, aklina kolaylikla gelebilecegi yere koymaniz. Hatta sizinki de orda olsa fena olmaz :))
- Takibi de elden birakmayin ama rahatsiz etmeden.
- Eee bunlar yapilacaksa tek kalan sey, ürünleri almak oluyor.
Eger kullanacak genç arkadasimiz 14 yasinin altinda ise, Ona önerecegim tek ürün daha önce de anlattigim "Çay agaci yagi sabunu"nu düzenli olarak sabah - aksam kullanmasi yeterlidir.
14 yas ve üzeri olan gençlerimiz ise asagidaki ürün yelpazesini gönül rahatligi ile kullanabilirler. Iste ürünlerimiz :
Delicate Care Temizleme Sütü / Delicate Care Canlandirici Tonik / Delicate Care Günlük Bakim Kremi :
Temizleme Sütü, Tonik ve Yüz Kremi'nden olusan bir üçlüdür.
Esnek ve ipeksi bir yumusaklikta cildi açiga çikarir.
Cildi derinlemesine temizleyerek nemlendirir.
Genç cildin ihtiyaci olan bakimi yapar.
Paraben ve parafin içermediginden cilde dogalligini geri kazandirir.
Tüm cilt tipleri için uygundur.
Kullanim Sekli : Sabah ve aksam olmak üzere her gün düzenli kullanilmalidir.
Temizleme sütü ile yüz yikanip derinlemesine temizlenirken; Tonik pamuk ile cilde sürülerek temizlenen cildin sIkIlasmasI saglanir. Üzerine sürülecek olan Bakim Kremi ile de islemimiz tamamlanmis olur. Iste bu kadar basit ve zahmetsiz...
Bu arada belirtmeden de geçemeyecegim. Daha problemli ciltler varsa o zaman kullanilacak ürünlerde birkaç ufak degisiklik yapilabilir. Her zaman yardimci olmaya hazirim.
Isterseniz Karsiyaka'ya gelebilecekler isyerime gelirlerse birebir ilgilenip yardimci olabilirim. Hatta cilt bakimi da yapabilirim.. Dileyenler yada uzakta olanlar özelden mesaj atabilirler.
Ayrica ürün temini en kisa sürede saglanir.
Bu ürünlere ihtiyaci olan gençlere ve ebeveynlere sesleniyorum:
Fiyatlari çok uygun ve tamamen dogal. Cilde de kesenize de bu kadar yarari olan ürünleri alip kullanmaya ne dersiniz?
Geç kalmayin ve hemen harekete geçin derim.
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
26 Ocak 2016 Salı
Peki Sizi Hangisi Mutlu Eder?
Merhaba Canim Dostlarim,
Sali gününden size kocaman bir merhaba diyorum.
Musmutlu, harika bir gün geçirin; sevin sevilin...
"Mutlu olmak her seye sahip olmak degil, sahip oldugun kadarini her sey yapabilmektir."
Evet güzel ve anlamli bir sözle yazima baslamak istedim bugün Sevgili Dostlarim.
Mutluluk yanimizda, kapimizda, içimizde; uzaklarda degil. Sadece onu ortaya çikarabilmek önemli olan. Mutluluk penceresini biraz aralamaniz yeterli; içeriye yetecek kadar hosgörü, sevgi, anlayis ve huzur kendiliginden girecektir. Gerçek sizi ortaya çikaracaktir.
Yediden yetmise herkesin en dogal hakkidir mutlu olmak, mutlu kalmak. Mutlu olmak için""Çoklara ihtiyaciniz yok!" "Oldugu kadari yeterli" aslinda. Sonuçta yasanilan herseyden mutlu olabilecek bir yani yakalamak gerekir.
Üstelik küçük seylerden mutlu olmaya basladiginizda, iste o zaman mutlulugu yakalamaya ve sahip olduklarinizla mutlu olmayi ögrenmeye baslamissinizdir demektir.
Peki Bu Küçük Mutluluk Nedenleri Ne Olabilir Sizce? Birkaç saniye düsünün...
Sizi Neler Mutlu Eder? Nasil mutlu olursunuz?
Düsündünüz mü?
Bakalim Sizleri Neler Mutlu Edebilir?
Sali gününden size kocaman bir merhaba diyorum.
Musmutlu, harika bir gün geçirin; sevin sevilin...
"Mutlu olmak her seye sahip olmak degil, sahip oldugun kadarini her sey yapabilmektir."
Evet güzel ve anlamli bir sözle yazima baslamak istedim bugün Sevgili Dostlarim.
Mutluluk yanimizda, kapimizda, içimizde; uzaklarda degil. Sadece onu ortaya çikarabilmek önemli olan. Mutluluk penceresini biraz aralamaniz yeterli; içeriye yetecek kadar hosgörü, sevgi, anlayis ve huzur kendiliginden girecektir. Gerçek sizi ortaya çikaracaktir.
Yediden yetmise herkesin en dogal hakkidir mutlu olmak, mutlu kalmak. Mutlu olmak için""Çoklara ihtiyaciniz yok!" "Oldugu kadari yeterli" aslinda. Sonuçta yasanilan herseyden mutlu olabilecek bir yani yakalamak gerekir.
Üstelik küçük seylerden mutlu olmaya basladiginizda, iste o zaman mutlulugu yakalamaya ve sahip olduklarinizla mutlu olmayi ögrenmeye baslamissinizdir demektir.
Peki Bu Küçük Mutluluk Nedenleri Ne Olabilir Sizce? Birkaç saniye düsünün...
Sizi Neler Mutlu Eder? Nasil mutlu olursunuz?
Düsündünüz mü?
Bakalim Sizleri Neler Mutlu Edebilir?
- Saglikli, kaliteli bir uyku.
- Yüzünüzden gülümsemenin hiç eksik olmasin.
- Kisa sabah yürüyüsleri yapin.
- Kuvvetli bir sabah kahvaltisi yapin.
- Her gün bir miktar çikolata yiyin, mutluluk hormonu salgilar.
- Taze sebze ve meyve daha çok tüketin, fast food tarzi yada konserve ürünler yerine.
- Olumsuz düsünce ve negatif enerjiden uzak olmak, böyle kisilerden de mümkün oldugunca uzak durun.
- Kendi hayatinizi baskalarinin hayatlari ile karsilastirmayin.
- Devamli ciddi olmak yerine, daha relaks olmayi tercih edin.
- Kendinize her gün zaman ayirin, bu 10 dakika olsa bile..
- Olumlamalar, meditasyonlar yapin, düzenli olarak her gün, faydasini göreceksiniz.
- Kendinizle sirasi geldiginde dalga geçebilmeye çalisin ki, kendinize öz elestri yapabilin, size yapildiginda da bunun altinda ezilmeyin.
- Kiskançlik, çekememezlik duygularindan arinin. Bunlar sizi hem zamaninizi bosa harcamaniza neden olacak hem de sizi olumsuz etkileyecektir. Siz, size gerekecek herseye zaten sahipsiniz, bu duygulara yer olmamali yasantinizda.
- Dedikodu... Bunu da hayatinizdan çikarmalisiniz ve etrafinizda yapilmasina izin vermeyin.
- Sorunlari sakin bir sekilde oturup konusarak çözmeye çalisin. Yüksek ses ve tartismadan uzak durun; sonuçta konusarak halledilemeyecek hiç bir sorun olamaz.
- Daha önce yasanan nahos olaylari tekrar tekrar gündeme tasimayin; "yasandi ve bitti".
- "Kincilik" hayatinizdan atmaniz gereken diger bir unsur.
- Aileniz ile, sevdikleriniz ile bol bol vakit geçirin. Onlara sevdiginizi çekinmeden söyleyin.
- Yüzünüzde gülümseme hiç eksik olmamali, en zor anlarda bile, bunu aliskanlik haline getirin.
- Affetmeyi ögrenmek... Mutlulugun baska bir sirri. Unutmayin ki siz de bir insansiniz, bir gün sizde ayni durumda kalabilirsiniz.
- Arkadaslarinizi arayin, hatir sorun.
- Hiç tanimadiginiz kisiler bile olsa, gülülseyin onlara "Günaydin!" deyin, "Iyi aksamlar!" deyin tebessümle.
- Yasaminizi, kalbinizi sevgi ile doldurun ve bunu sevdiklerinize göstermekten çekinmeyin.
- Duygulariniza daha çok önem verin.
Bunun gibi daha nicelerini siralamak mümkün. Bu saydiklarimiz içinden mutlu olmak için herkesin yapabilecegi birçok nokta çikacaktir eminim.
Hadi ne duruyorsunuz??? Baslayalim. Her geçen zaman bir kayip. Mutlu olmak, mutlu kalmak ve multlulugu asilamak içn kaybedecek zamanimin yok bizim.
"Mutluluk, elindeyken ufak görünür, ama bir birak ve birden ögrenirsin ne kadar büyük ve kiymetli oldugunu. (Maxim Gorki)"
Mutluluk biz geliyoruz yaninaaaaaa
Sevgiyle Kalin, Bdnimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
25 Ocak 2016 Pazartesi
Güzel Bir Pazar Gününün Ardindan...
Merhaba Sevgili Ailem,
Güzel bir Pazartesi gününün sizlerle olmasini cani gönülden diliyorum.
Dinlenmis olarak haftaya baslamanin keyfini çikarin derim. :)) Bir yandan da yaninizda sicacik içeceginiz bir çayiniz yada kahveniz olsun. Sizi hem IsItsIn hem de dinlendirsin.
Hafta sonunu belki evde geçirdiniz belki de disarda sevdiklerinizle.
Kiminiz kar topu oynadiniz kiminiz söminenin basinda keyif yaptiniz belki.
Yada pijamalari hiç çikartmayip üstünüze bir battaniye alip esinizle pazar keyfi yaptiniz.
Hepsi de harika!!!! Alinan haz, yasanan mutluluk baska baska...
Yine çocukluguma gittim bir an.. Kar yagmasini çok isterdim. Neden mi "Kardan Adam" yapmak için :))) Çünkü bu sevinci Izmir'de yasamak çok nadir olan bir olay...
"Kar gören Izmirliler" olarak kar görünce tadini çikartmak istiyoruz.... :)))))))))
Kar savasi yapmak da ayri bir zevk... Avuçlarinin arasindaki o bembeyaz top, insana farkli duygular yasativeriyor bir anda. Kahkahalar, mutluluk sesleri yayiliyor etrafa.
Bir kez oynasak yetiyor bize. Üç bes yil daha kar yagmasa pek özlemeyiz, doyariz. Ne de olsa deniz çocuklariyiz biz. :))
Ama kafamizi dagitmak, ama sadece çay- simit için hatta sadece martilari beslemek için bile "vapur sefasi" yapariz. Bunun da zevki bir baska oluyor canim :))
Dogal terapi yöntemidir. Denemeyenler varsa, denenmesini siddetle tavsiye ederim..
Yada soguk ne olursa olsun yine ben tüm önlemlerimi alirim, sporumu da yaparim derseniz, pazar günü yapilacak güzel, basit ama vücudu tamamen çalistiran bisiklet sporunu deneyebilirsiniz. Evet bisiklet kullanmak da hem temiz havada sizi kendinize getirir, hem de sagliginizi spor yaparak da korumaya yardim etmis olursunuz. Ülkemizin çok sansli illerinden birinde yasiyoruz , çünkü Izmir Büyüksehir Belediyesi'nin bizlere sagladigi bisiklet imkanlari var, çok cüzi kiralama bedeli karsiliginda. Evde bisikletiniz olmasa da bu sporu yapabilirsiniz rahatlikla artik. Sirasi gelmisken Belediyemize tesekkür ederiz.
Evet siz hangisini yaptiniz dün bilmiyorum ama mutlu olmak için elinizden gelenin en iyisini yaptiginiza eminim.
Gerek aldigim telefonlardan, gerekse sizden gelen mesajlardan bunlari biliyorum.
Hepinizi ayri ayri kutluyorum, mutlu bir haftaya baslamak için kendinize sans tanidiginiz için..
Ben de sizinle naçizane birkaç kare paylasmak istiyorum. Her yerde ve her sekilde ne olursa olsun mutlu olmaniz dileklerimle...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivLf9g48h1tvpvEGyc1CxY1iDYZpj8xFIVK7gC7VQ4CXHVhyK_LZOTVq2xZ0P4sxHeMe9lvkx5rsO6URPzaLmUl4Fag69hO-SBc2Y9wOMMr3tQ8YdVPHVogEhsTtQol5oHvx7qZAd9UtHd/s200/DSC01368.JPG)
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzwjlxwNa34YcE0znk83E6Ohw87NV1YHCQQ5cHdBsLGav6f1uru0M-azyFS5V-xdo3Fv2VhzeK0JyYwWpr8gM_YBuXYkwLC19QJ2AMVAXu_r0sB3rdYzYz10KsmLzUPB5mHhFxQQMb58Ob/s200/DSC01366.JPG)
Güzel bir Pazartesi gününün sizlerle olmasini cani gönülden diliyorum.
Dinlenmis olarak haftaya baslamanin keyfini çikarin derim. :)) Bir yandan da yaninizda sicacik içeceginiz bir çayiniz yada kahveniz olsun. Sizi hem IsItsIn hem de dinlendirsin.
Hafta sonunu belki evde geçirdiniz belki de disarda sevdiklerinizle.
Kiminiz kar topu oynadiniz kiminiz söminenin basinda keyif yaptiniz belki.
Yada pijamalari hiç çikartmayip üstünüze bir battaniye alip esinizle pazar keyfi yaptiniz.
Hepsi de harika!!!! Alinan haz, yasanan mutluluk baska baska...
Yine çocukluguma gittim bir an.. Kar yagmasini çok isterdim. Neden mi "Kardan Adam" yapmak için :))) Çünkü bu sevinci Izmir'de yasamak çok nadir olan bir olay...
"Kar gören Izmirliler" olarak kar görünce tadini çikartmak istiyoruz.... :)))))))))
Kar savasi yapmak da ayri bir zevk... Avuçlarinin arasindaki o bembeyaz top, insana farkli duygular yasativeriyor bir anda. Kahkahalar, mutluluk sesleri yayiliyor etrafa.
Bir kez oynasak yetiyor bize. Üç bes yil daha kar yagmasa pek özlemeyiz, doyariz. Ne de olsa deniz çocuklariyiz biz. :))
Ama kafamizi dagitmak, ama sadece çay- simit için hatta sadece martilari beslemek için bile "vapur sefasi" yapariz. Bunun da zevki bir baska oluyor canim :))
Dogal terapi yöntemidir. Denemeyenler varsa, denenmesini siddetle tavsiye ederim..
Yada soguk ne olursa olsun yine ben tüm önlemlerimi alirim, sporumu da yaparim derseniz, pazar günü yapilacak güzel, basit ama vücudu tamamen çalistiran bisiklet sporunu deneyebilirsiniz. Evet bisiklet kullanmak da hem temiz havada sizi kendinize getirir, hem de sagliginizi spor yaparak da korumaya yardim etmis olursunuz. Ülkemizin çok sansli illerinden birinde yasiyoruz , çünkü Izmir Büyüksehir Belediyesi'nin bizlere sagladigi bisiklet imkanlari var, çok cüzi kiralama bedeli karsiliginda. Evde bisikletiniz olmasa da bu sporu yapabilirsiniz rahatlikla artik. Sirasi gelmisken Belediyemize tesekkür ederiz.
Evet siz hangisini yaptiniz dün bilmiyorum ama mutlu olmak için elinizden gelenin en iyisini yaptiginiza eminim.
Gerek aldigim telefonlardan, gerekse sizden gelen mesajlardan bunlari biliyorum.
Hepinizi ayri ayri kutluyorum, mutlu bir haftaya baslamak için kendinize sans tanidiginiz için..
Ben de sizinle naçizane birkaç kare paylasmak istiyorum. Her yerde ve her sekilde ne olursa olsun mutlu olmaniz dileklerimle...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
24 Ocak 2016 Pazar
Sürprizlerle Dolu Bir Sabah Kahvaltısına Ne Dersiniz?
Günaydın Sevgili Ailem,
Güzel bir kış Pazar'ından hepinize kucak dolusu sevgiler.
Bugün evde vakit geçirmek isteyenler için ideal bir gün olacak. Havanın soğuk olması bile bizi rahatsız etmeyecek, çünkü sıcacık evimizde kah çıtır citir yanan sobanın başında kah eteklerin yakınında ısınıyor olacaksınız.
Önce yüzümüzdeki tebessümü biraz daha belirginlestirelim ve mutfagimiza öyle geçelim. Arkasından güzel bir sabah kahvaltisi hazirlayalim. Herseyi ekleyelim soframiza. Ve içine sevgimizi de koyalim tabiki. :))
Sofraya çağırırken tüm aile fertlerini aynı samimi ve içten gülücükler ile karsilayalim. Hatta küçük bir değişiklik yapip her zamankinden farkli olalim. Ne olabilir bu mesela? Hareketli cıvıl cıvıl bir müzik eşliğinde bir karşılama olabilir bu. Yada daha yüksek bir müzik sesi ile de güne "merhaba" demek olabilir.. Sadece burda dikkat etmemiz gereken, komsularimizi rahatsız etmeden bunu yapmak. 😊
Tatlı şakalaşmalar, hatta yatak boğuşmalari bile olabilir. Siz de bana katılıyorsunuz değil mi?
Yada esinizin, cocuklarinizin her birinin çok sevdiği onu yemekten çok hoslanacagini düşündüğünüz yiyecekleri ekleyin sofraniza. Şaşirtin, şımartın onları.
Göreceksiniz daha zevkli geçecek kahvaltiniz.
Evettt herkes masaya geldiğine göre, kahvaltimiz başlasın artık!
Iyi kahvaltilar! Afiyet olsun ...
Bu da benim size naçizane sanal kahvaltı hediyem olsun 😊
Işte geliyorrrr... 🍳☕
Omlet ve yanında kahve, çay..
Bir de unutmadan masada eksik birşey kalmış, durun hemen getiriyorum
Geldim geldim veeeeee 💐💐
Işte şimdi oldu. Çiceklerimizi de masamıza yerleştirdik.
Geriye sadece sevgimizle bu güzel kahvaltiyi mideye indirmek kaldı.
Tekrar afiyet olsun.
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
Güzel bir kış Pazar'ından hepinize kucak dolusu sevgiler.
Bugün evde vakit geçirmek isteyenler için ideal bir gün olacak. Havanın soğuk olması bile bizi rahatsız etmeyecek, çünkü sıcacık evimizde kah çıtır citir yanan sobanın başında kah eteklerin yakınında ısınıyor olacaksınız.
Önce yüzümüzdeki tebessümü biraz daha belirginlestirelim ve mutfagimiza öyle geçelim. Arkasından güzel bir sabah kahvaltisi hazirlayalim. Herseyi ekleyelim soframiza. Ve içine sevgimizi de koyalim tabiki. :))
Sofraya çağırırken tüm aile fertlerini aynı samimi ve içten gülücükler ile karsilayalim. Hatta küçük bir değişiklik yapip her zamankinden farkli olalim. Ne olabilir bu mesela? Hareketli cıvıl cıvıl bir müzik eşliğinde bir karşılama olabilir bu. Yada daha yüksek bir müzik sesi ile de güne "merhaba" demek olabilir.. Sadece burda dikkat etmemiz gereken, komsularimizi rahatsız etmeden bunu yapmak. 😊
Tatlı şakalaşmalar, hatta yatak boğuşmalari bile olabilir. Siz de bana katılıyorsunuz değil mi?
Yada esinizin, cocuklarinizin her birinin çok sevdiği onu yemekten çok hoslanacagini düşündüğünüz yiyecekleri ekleyin sofraniza. Şaşirtin, şımartın onları.
Göreceksiniz daha zevkli geçecek kahvaltiniz.
Evettt herkes masaya geldiğine göre, kahvaltimiz başlasın artık!
Iyi kahvaltilar! Afiyet olsun ...
Bu da benim size naçizane sanal kahvaltı hediyem olsun 😊
Işte geliyorrrr... 🍳☕
Omlet ve yanında kahve, çay..
Bir de unutmadan masada eksik birşey kalmış, durun hemen getiriyorum
Geldim geldim veeeeee 💐💐
Işte şimdi oldu. Çiceklerimizi de masamıza yerleştirdik.
Geriye sadece sevgimizle bu güzel kahvaltiyi mideye indirmek kaldı.
Tekrar afiyet olsun.
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
23 Ocak 2016 Cumartesi
Gençler ve Kendini Genç Hissedenler Hadi Buyrun!!!
Günaydin Sevgili Dostalarim,
Bir Cumartesi sabahindan sizlere iyi hafta sonlari diliyorum. Bu günün ayri bir özelligi var. Tatilin ilk günü. "Yari yil tatili" basladi. Ögrenciler ve ögretmenlerimiz için gibi görünse de aslinda tüm ebeveynler için bir tatil basliyor...
Birçok cafede yada fast food mekanlarinda ögrencileri daha sabahin erken saatlerinden beri görmeye basliyorsunuz. Havanin soguklugu falan önemli degil onlar için. Çünkü enerjileri tavan yapmis durumda ve etraflarina yaydiklari nese ve sicaklik sogugu bile unutturuyor...
Biraz önce bir grup ögrenci ile karsilastim yolda.. Pür nese ve tatilin tadini nasil çikaracaklarini bilen bir cinlige sahiplerdi. Bayildim dogrusu.. Hayati, yasamayi sevmek harika bir duygu..
Özellikle ögleden sonra merkezdeki tüm cafe ve patisserie'ler doluyor... Dünden itibaren bunu gözlemlemek mümkün...
Çok yakinimda olan anlatacagim mekanda da bunu ben de yakinen gözlemleyebildim dogrusu..
Gençler belki sabirsizlar ama muhabbetleri basindan sonuna kadar ilk anki gibi heyecanli ve dolu dizgin.. Kimi waffle'ni, kimi tatlisini yerken, kimisi kahvesini yudumluyor...
Bir yandan selfie'ler çekilirken bir yandan da hemen sosyal medyada paylasiliyor. Kim daha çok "like" almis diye bakiliyor. Arada bir de çekistiriliyor bazi arkadaslari ama hiç birsey neselerini kaçirmiyor.
Kimi erkek yada kiz arkadasi ile gelirken kimi "kanki"si ile geliyor bu eglenceye.
Ve bir sonrakinde daha kalabalik oluyorlar çünkü bu sicacik ortamin oldugu, kendi evleri gibi hissettikleri bu mekanda kendilerini buluyorlar. Rahatliklarini her an yasamanin verdigi huzurla da baska arkadaslarini da getiriyorlar.
Bazen sadece geçerken hatirlarini sormak için bile ugradiklari oluyor. Çünkü orada sevdikleri "Necmiye Ablalari" var... :))) Necmiye Ablalari, O'nlar için herseyi yapar, sadece içtenligi ve yardimseverligi bile yeter.... Kimi zaman neseleri paylasir kimi zaman üzüntülerini... Onlarla fotograf çekilir ve duvarlara asar tek tek. Çok olur yetmez artik duvarlar, o zaman yapilacak olan tüm bunlari slayt halinde müzik esliginde yayinlamak olur. Geçmisten bugüne kisa bir yolculuk yapmis olursunuz.
Bu kadarla da kalmaz onlari rahat ettirmenin yollarini arar her zaman her zaman....
Ve çok sevdigim bir uygulamasi da var. Baska yerlerde fazla görmenin mümkün olmadigi...
Duvarda asili olan kutucukta kalem ve kagit var. Rengarenk kalemler ve çesitli renklerdeki kagitlarla dolu... Isteyen alip diledigi notu yazip masanin camlarinin altina yerlestiriyor, isteyen duvarlardaki panoya ilistiriyor. Kalici birer hatira. Hep yasayan hiç eskimeyen bir hatira oluveriyor...
En güzeli de ne biliyor musunuz? Hiç üsenmeden onlarin her birini okuyor Necmiye Ablalari, yüzündeki tebessüm ile mutlulugunu anlamak çok kolay oluyor.
O notlar onun için çok degerli, asiri bir önem veriyor ve itina ile koruyor onlari.
Merak ettiginizi biliyorum. Ama gerçekten harika, sirin ve sicacik bir mekan.. Adi "Waffle Lila House".
Izmir Karsiyaka çarsi yakininda. Tavsiye ederim.. Çocuklarinizi, arkadaslarinizi yada sevgililerinizi alin gelin. Sicacik bir aile ortami ile karsilasirsiniz. Sizi Necmiye Abla'niz yada sizden biri olan tüm sirinligi ile sizi kucaklayan Elvin karsilayacaktir.
Iste burdan bir kaç kare...
"Waffle Lila House" da görüsmek dilegiyle,
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Bir Cumartesi sabahindan sizlere iyi hafta sonlari diliyorum. Bu günün ayri bir özelligi var. Tatilin ilk günü. "Yari yil tatili" basladi. Ögrenciler ve ögretmenlerimiz için gibi görünse de aslinda tüm ebeveynler için bir tatil basliyor...
Birçok cafede yada fast food mekanlarinda ögrencileri daha sabahin erken saatlerinden beri görmeye basliyorsunuz. Havanin soguklugu falan önemli degil onlar için. Çünkü enerjileri tavan yapmis durumda ve etraflarina yaydiklari nese ve sicaklik sogugu bile unutturuyor...
Biraz önce bir grup ögrenci ile karsilastim yolda.. Pür nese ve tatilin tadini nasil çikaracaklarini bilen bir cinlige sahiplerdi. Bayildim dogrusu.. Hayati, yasamayi sevmek harika bir duygu..
Özellikle ögleden sonra merkezdeki tüm cafe ve patisserie'ler doluyor... Dünden itibaren bunu gözlemlemek mümkün...
Çok yakinimda olan anlatacagim mekanda da bunu ben de yakinen gözlemleyebildim dogrusu..
Gençler belki sabirsizlar ama muhabbetleri basindan sonuna kadar ilk anki gibi heyecanli ve dolu dizgin.. Kimi waffle'ni, kimi tatlisini yerken, kimisi kahvesini yudumluyor...
Bir yandan selfie'ler çekilirken bir yandan da hemen sosyal medyada paylasiliyor. Kim daha çok "like" almis diye bakiliyor. Arada bir de çekistiriliyor bazi arkadaslari ama hiç birsey neselerini kaçirmiyor.
Kimi erkek yada kiz arkadasi ile gelirken kimi "kanki"si ile geliyor bu eglenceye.
Ve bir sonrakinde daha kalabalik oluyorlar çünkü bu sicacik ortamin oldugu, kendi evleri gibi hissettikleri bu mekanda kendilerini buluyorlar. Rahatliklarini her an yasamanin verdigi huzurla da baska arkadaslarini da getiriyorlar.
Bazen sadece geçerken hatirlarini sormak için bile ugradiklari oluyor. Çünkü orada sevdikleri "Necmiye Ablalari" var... :))) Necmiye Ablalari, O'nlar için herseyi yapar, sadece içtenligi ve yardimseverligi bile yeter.... Kimi zaman neseleri paylasir kimi zaman üzüntülerini... Onlarla fotograf çekilir ve duvarlara asar tek tek. Çok olur yetmez artik duvarlar, o zaman yapilacak olan tüm bunlari slayt halinde müzik esliginde yayinlamak olur. Geçmisten bugüne kisa bir yolculuk yapmis olursunuz.
Bu kadarla da kalmaz onlari rahat ettirmenin yollarini arar her zaman her zaman....
Ve çok sevdigim bir uygulamasi da var. Baska yerlerde fazla görmenin mümkün olmadigi...
Duvarda asili olan kutucukta kalem ve kagit var. Rengarenk kalemler ve çesitli renklerdeki kagitlarla dolu... Isteyen alip diledigi notu yazip masanin camlarinin altina yerlestiriyor, isteyen duvarlardaki panoya ilistiriyor. Kalici birer hatira. Hep yasayan hiç eskimeyen bir hatira oluveriyor...
En güzeli de ne biliyor musunuz? Hiç üsenmeden onlarin her birini okuyor Necmiye Ablalari, yüzündeki tebessüm ile mutlulugunu anlamak çok kolay oluyor.
O notlar onun için çok degerli, asiri bir önem veriyor ve itina ile koruyor onlari.
Merak ettiginizi biliyorum. Ama gerçekten harika, sirin ve sicacik bir mekan.. Adi "Waffle Lila House".
Izmir Karsiyaka çarsi yakininda. Tavsiye ederim.. Çocuklarinizi, arkadaslarinizi yada sevgililerinizi alin gelin. Sicacik bir aile ortami ile karsilasirsiniz. Sizi Necmiye Abla'niz yada sizden biri olan tüm sirinligi ile sizi kucaklayan Elvin karsilayacaktir.
Iste burdan bir kaç kare...
"Waffle Lila House" da görüsmek dilegiyle,
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
22 Ocak 2016 Cuma
Biraz Da Içimiz Isinsin :)))
Günaydin Sevgili Ailem,
Hafta sonuna yaklastigimiz su günlerde kocaman bir Merhaba.
Gününüz harika, su içinde bulundugunuz saatler ise muhtesem geçsin insallah :)))
Havalarin sogugu sizi sakin üsütmesin. Içiniz hep sicak, simsicak olsun...
Elinizden kahveniz, çayiniz, dilinizden tatli sözleriniz hiç eksik olmasin. ..
Harika Cuma mesajlarini da verdik artik bomba gibi güne haziriz. :)))
Tabi üsütmemek için de önleminizi almayi unutmayin lütfen...
Günesin o piriltisina aldanmayin. Atki, berenizi, eldiveninizi disari çikarken takmayi unutmayin. Olmazsa olmazlarinizdan olsun onlar soguklar geçinceye kadar...
Rengarenk, çesit çesit, farkli renk ve modellerde kullanabilirsiniz; dilerseniz her kiyafetinize uygun olarak da takabilirsiniz. Yeter ki aliskanlik haline getirin.
Yakin bir zamanda harika bir modelle karsiniza gelecegim. Az kaldi, bekleyin.
Ama o zamana kadar size yine güzel model ve renklerle bir ürün yelpazesi hazirladim.
Begeneceginizi umuyorum. Sicacik tutacak sizi, ne üsütecek ne de bogacak sizi..
Iste videomuz da geliyor....
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Hafta sonuna yaklastigimiz su günlerde kocaman bir Merhaba.
Gününüz harika, su içinde bulundugunuz saatler ise muhtesem geçsin insallah :)))
Havalarin sogugu sizi sakin üsütmesin. Içiniz hep sicak, simsicak olsun...
Elinizden kahveniz, çayiniz, dilinizden tatli sözleriniz hiç eksik olmasin. ..
Harika Cuma mesajlarini da verdik artik bomba gibi güne haziriz. :)))
Tabi üsütmemek için de önleminizi almayi unutmayin lütfen...
Günesin o piriltisina aldanmayin. Atki, berenizi, eldiveninizi disari çikarken takmayi unutmayin. Olmazsa olmazlarinizdan olsun onlar soguklar geçinceye kadar...
Rengarenk, çesit çesit, farkli renk ve modellerde kullanabilirsiniz; dilerseniz her kiyafetinize uygun olarak da takabilirsiniz. Yeter ki aliskanlik haline getirin.
Yakin bir zamanda harika bir modelle karsiniza gelecegim. Az kaldi, bekleyin.
Ama o zamana kadar size yine güzel model ve renklerle bir ürün yelpazesi hazirladim.
Begeneceginizi umuyorum. Sicacik tutacak sizi, ne üsütecek ne de bogacak sizi..
Iste videomuz da geliyor....
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
21 Ocak 2016 Perşembe
Dünya Lepra Haftasi' ni Biliyor Musunuz?
Tünaydin Dostlarim,
Hepinizi sevgiyle kucakliyorum.
Her zamanki dileklerim gibi önce saglik, sonra huzur, mutluluk, sevgi ve bol bereketin, kazancin sizinle olmasini temenni ediyorum.
Herkesin öncelikleri farkli olabilir ancak ben önce saglik diyorum... Tabi günümüz sartlarinda parasiz sagligin zor olacagindan ikisi de bir bütün gibi düsünülebilir bu açidan..
Bu soguk günlerde her türlü medyada ve hastanelerde doktorlarin bize söyledigi önemli bir söz var. "Aman sagliginiza dikkat edin, doktordan kaçmayin, erken teshis hayat kurtarir" diye..
Her rahatsizlikta oldugu gibi erken teshis hayat kurtarir. Bunun için daha da sag duyulu olalim.
Olaylar karmasiklasip içinden çikilmasi zor bir hale gelmeden gerekli olan önlemleri alabilme sansimiz olsun.
Bu sayede bazi unutulmaya yüz tutmus, eskiye göre daha nadir görülen rahatsizliklari da hortlatmis olmayiz.
Mesela 25 Ocak 2016 günü "Dünya Cüzzam (Lepra) Günü" olarak kabul edilmistir.
Ve her yil 25 - 31 Ocak tarihleri arasi "Dünya Cüzzam (Lepra) Haftasi" olarak düzenlenmektedir.
Cüzzam Nedir?
Cüzzam, deriyi tutarak yayilan ve bu sekilde vücuda hükmeden bir bulasici hastaliktir.
M.Ö. 600 lü yillarda ortaya çikan bu hastalik, dünya çapinda sosyal ve toplumsal bir hastalik olarak kabul edilmistir.
Yapilan arastirmalar, her yil dünya genelinde 200 bin kisinin cüzzam hastaligindan hayatini kaybettigi belirlenmistir. Uzmanlar son yillarda hastaligin yayginlastigini ifade etmektedirler.
Bu hastalik Türkiye'de de görülmektedir.
Hastalik daha çok kirsal kesimlerdeki yeterince saglik hizmetlerinden yararlanamayan kesimde yogunlasmaktadir. Genellikle tek odada yasayan, ayni kaptan yemek yiyen, dengesiz ve tek tip beslenen, çok çocuklu ailelerde görülmektedir.
Cüzzam Hastaliginin Belirtileri Nedir?
Hepinizi sevgiyle kucakliyorum.
Her zamanki dileklerim gibi önce saglik, sonra huzur, mutluluk, sevgi ve bol bereketin, kazancin sizinle olmasini temenni ediyorum.
Herkesin öncelikleri farkli olabilir ancak ben önce saglik diyorum... Tabi günümüz sartlarinda parasiz sagligin zor olacagindan ikisi de bir bütün gibi düsünülebilir bu açidan..
Bu soguk günlerde her türlü medyada ve hastanelerde doktorlarin bize söyledigi önemli bir söz var. "Aman sagliginiza dikkat edin, doktordan kaçmayin, erken teshis hayat kurtarir" diye..
Her rahatsizlikta oldugu gibi erken teshis hayat kurtarir. Bunun için daha da sag duyulu olalim.
Olaylar karmasiklasip içinden çikilmasi zor bir hale gelmeden gerekli olan önlemleri alabilme sansimiz olsun.
Bu sayede bazi unutulmaya yüz tutmus, eskiye göre daha nadir görülen rahatsizliklari da hortlatmis olmayiz.
Mesela 25 Ocak 2016 günü "Dünya Cüzzam (Lepra) Günü" olarak kabul edilmistir.
Ve her yil 25 - 31 Ocak tarihleri arasi "Dünya Cüzzam (Lepra) Haftasi" olarak düzenlenmektedir.
Cüzzam Nedir?
Cüzzam, deriyi tutarak yayilan ve bu sekilde vücuda hükmeden bir bulasici hastaliktir.
M.Ö. 600 lü yillarda ortaya çikan bu hastalik, dünya çapinda sosyal ve toplumsal bir hastalik olarak kabul edilmistir.
Yapilan arastirmalar, her yil dünya genelinde 200 bin kisinin cüzzam hastaligindan hayatini kaybettigi belirlenmistir. Uzmanlar son yillarda hastaligin yayginlastigini ifade etmektedirler.
Bu hastalik Türkiye'de de görülmektedir.
Hastalik daha çok kirsal kesimlerdeki yeterince saglik hizmetlerinden yararlanamayan kesimde yogunlasmaktadir. Genellikle tek odada yasayan, ayni kaptan yemek yiyen, dengesiz ve tek tip beslenen, çok çocuklu ailelerde görülmektedir.
Cüzzam Hastaliginin Belirtileri Nedir?
- Dirseklerde ve dizlerde yara izleri
- Kol ve bacak sinirlerinde agrilarin baslamasi
- El parmaklarinin 4. ve 5. parmaklarinin içe dogru kivrilmasi
- Yüzde ödem olusumu
- Sik sik tekrarlayan burun kanamalari ve burun tikanikliklari
- Alin derisi ve kulaklarda morumsu kabariklik ve sert nodüllesmelerin olusmasi
- Alt göz kapaklarinin kapanmamasi
- Deri üzerinde bir veya daha fazla plak seklinde kabarik, kepekli, kIlsIz, terlemeyen lekelerin olusmasi ve zaman zaman kasinmasi.
Hastalik Yayilir Mi? Nasil Seyreder?
- Irsi niteligi de olan bir hastaliktir. Bagisiklik sisteminin zayifligi yeter böyle bir durumda.
- Cüzzam mikrobu tasiyan biriyle yakin temasta olmak bulasmasi için yeterlidir.
- Bakteri çok yavas ilerler. Inkübasyon süresi (kuluçka süresi) 5 yil kadardir.
Bu yüzden cüzzam hastasi olan yada mikrobunu tasiyan kisiler, özel tedavi ve koruma altina alinir; özel kliniklerde yada hastanelerde bakilirlar. Toplum içinden uzaklastirilarak iyilestirme yoluna gidilir.
Peki Tedavisi Var Mi? Sonuclari Nedir? Basarisi Nedir?
Tedavisi mümkün. Ilk teshis ve dogru teshis çok çok önemlidir. Böylelikle kalici hasar ve sakatliklar önlebilir.
Ilaç tedavisi ile tedavileri yapilmaktadir. Doktor kotrolünde olan bu hastalar kisa sürede Iyilesme göstermektedirler, en fazla 2 yil içinde de tamamen tedavi edilmis olurlar.
Hastalar sonrasinda sekil bozukluklarinin giderilmesi için ameliyat edilirler.
Ülkemizde Cüzzam Ile Mücadele Eden Merkezlerin Isimleri :
Istanbul Tip Fakültesi Lepra (Cüzzam) Arastirma ve Uygulama Merkezi - Çapa / ISTANBUL
Istanbul Lepra Hastanesi - Bakirköy / ISTANBUL
Cüzzamla Savas Dernegi - ISTANBUL (Sn. Prof. Dr. Türkan Saylan tarafindan kurulan bir dernektir.)
Ankara Lepra Egitim ve Arastirma Mrk. Dikimevi - ANKARA
Ankara Cüzzam Savas ve Arastirma Dernegi Dikimevi - ANKARA
Elazig Lepra Hastanesi - ELAZIG
Üstelik Ankara'daki dernek "Lepra Mecmuasi" adiyla bilimsel bir dergi de çikarmaktadir. Bunun gibi bircok dernek, vakif ve yardimseverler, daha çok bilinclenme ve sorunlarin çözümüne yardimci olamakla birlikte hasta çocuklarin egitimlerini sürdürebilmeleri için burs vermek, is bulmak gibi anlamli faaliyetlere de imza atmis bulunmaktadirlar.
Çok önemli bir gelisme de, kayitli hastalarin tüm tedavi masraflarini "Dünya Saglik Örgütü" karsilamaktadir.
Bu faaliyetlere biraz daha derin bir anlam katmak için her yil 25-31 Ocak tarihleri arasi "Dünya Cüzzam (Lepra) Haftasi" olarak düzenlenir.
Dünya ve ülkemiz de tedavisine kucak açmis durumda... Herkes saglikli olsun diye çalisirlarken bize düsen tek görev, duyarli olmak ve çevremizi de bu konuda asilamak...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
20 Ocak 2016 Çarşamba
Ayaklarinizi Ne Kadar Seviyorsunuz?
Merhaba Sevgili Ailem,
Soguk havanin damgasini vurdugu su günlerde size Sicacik bir Merhaba...
Her Çarsamba oldugu gibi bu hafta da saglik konusunu isleyecegiz..
Ama bu sefer ki baska bir saglik... Bizi bikmadan usanmadan tasiyan, tüm yükümüzü çeken, yoruldugunda isyan eden bir saglik bu...
Ne mi? "Ayak Sagligimiz" desem!!!
Ayaklarinizi Ne Kadar Seviyorsunuz?
Her türlü yükü ve sikintiyi çeker ayaklarimiz, bazen kendince yakinir, beni rahatlat diye, bazen de duymadigimizda onu isyan eder tüm içtenligiyle "Dinlenmem gerekiyor yardim et bana!" diye...
Duymazsaniz duyurmasini bilir bir sekilde kendini size...
Genç- yasli, kadin-erkek yada çocuk dinlemiyor. Zayifini sismanini da...
Peki Onlarin da hakki degil mi rahatlamak, aci çekmemek, saglikli olmak? Ayaklarin bir dili olsa da konussa...
Peki ayaklarimizin sagligi için neler yapabiliriz?
Soguk havanin damgasini vurdugu su günlerde size Sicacik bir Merhaba...
Her Çarsamba oldugu gibi bu hafta da saglik konusunu isleyecegiz..
Ama bu sefer ki baska bir saglik... Bizi bikmadan usanmadan tasiyan, tüm yükümüzü çeken, yoruldugunda isyan eden bir saglik bu...
Ne mi? "Ayak Sagligimiz" desem!!!
Ayaklarinizi Ne Kadar Seviyorsunuz?
Her türlü yükü ve sikintiyi çeker ayaklarimiz, bazen kendince yakinir, beni rahatlat diye, bazen de duymadigimizda onu isyan eder tüm içtenligiyle "Dinlenmem gerekiyor yardim et bana!" diye...
Duymazsaniz duyurmasini bilir bir sekilde kendini size...
Genç- yasli, kadin-erkek yada çocuk dinlemiyor. Zayifini sismanini da...
Peki Onlarin da hakki degil mi rahatlamak, aci çekmemek, saglikli olmak? Ayaklarin bir dili olsa da konussa...
Peki ayaklarimizin sagligi için neler yapabiliriz?
- Sürekli temiz olmasina dikkat etmeliyiz.
- Banyodan sonra iyice kurulamaliyiz.
- Özellikle bayanlar pedikürüne ve yaptirdiklari ortamin sterilligine dikkat etmelidir.
- Ayakkabi seçerken de ayagimizin rahat edecegi, çok yüksek ve dar olmayan ayakkabilari tercih etmeliyiz.
- Ayagimiza masaj yapmayi ihmal etmemeliyiz.
- Son olarak da bakim yapmayi aliskanlik haline getirmeliyiz. Ancak bakim için kullanacagimiz ürünlerin sagligimiza uygun, kaliteli ve mümkünse dogal olanini kullanmaliyiz.
Hem saglik kosullarina uygun hem kaliteli bir de bitkisel olan ürünleri uygun fiyata artik bulabilirsiniz desem?
Iste birkac örnek size, dileyenler bana özelden ulasabilir, temin edebilirim.
Ayak Bakim Peelingi ve Ayak Bakim Kremi :
Ayak Bakim Peelingi :
Yumusacik topuklara sahip olmaniz için tasarlanmis harika bir ürün.
Ayaginizdaki ölü derilerin atilarak ayaklarinizi, özellikle topuklarinizi yeniler.
Topuk ve nasir için deriyi temizler.
Içeriginde allantoin, gliserin ve Vitamin E bulunmaktadir.
Kullanimi : Haftada bir kez uygulanmasi yeterlidir. Temiz ayaklara dairesel hareketlerle masaj yapilarak sürülür, durulanir. Arkasindan da "Ayak Bakim Kremi" kullanilmalidir.
Ayak Bakim Kremi :
Yogun bakim ve nem saglar.
Kötü kokulari, terlemeyi ve mantari önler.
Iceriginde Vitamin E, adaçayi özleri, allantoin ve climbozale vardir.
Kullanimi : En iyi sonuç için hergün uygulanmalidir.
Ayak Spreyi :
Ayaklarin ferahamasina ve ferahligin gün boyu sürmesine yardimci olur.
Kötü kokularin olusmasini önler.
Içeriginde çay agaci özü, papatya özü ve vitaminler içerir.
Kullanimi : En iyi sonuç için hergün uygulanmalidir.
El ve Ayak Peeling Tuzu :
Pürüzsüz, yumusak el ve ayaklar için olmazsa olmazlardan...
Ölü hücreleri temizleyerek deri tabakasindan arindirir.
Içerdigi deniz tuzu sayesinde cildi besler.
Iceriginde jojoba, tatli badem yagi ve deniz tuzu bulunmaktadir.
Özellikle manikür ve pedikür sirasinda uygulanmalanmasi tavsiyemdir.
Kullanimi : Bir miktar ürün nemli cilde masaj yaparak uygulanir. Daha sonra da ilik su ile durulanir.
Evet saglikli ve güzel ayaklara, topuklara sahip olmak o kadar da zor degil. Düzgün bakim ile çok kolay ve uygun fiyatla...
Ayak sagliniza yardimci olacak hersey burda ve KOKUCU da :))
Ayaklarinizi Seviyorsaniz sayet....
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
19 Ocak 2016 Salı
Haydi Yoga'ya
Merhaba Sevgili Ailem,
Bugün elimde olmayan sebeplerle aranıza geç katıldım. Ama beni ne olursa olsun yalnız bırakmayan dostlarıma sonsuz teşekkür ederim.
Bugün bazı olaylar istemim dışında gerçekleşti. Ama oyle güzel oldu ki, birazdan size anlatacagim konuyu öncelikle kendime uygulama olanağı buldum. :)))
Her Salı günü olduğu gibi bu günde size okuma ve pozitif davranışlarla ilgili bir yazı hazırladım.
Hemen hemen herkesin duyduğu, çok ayrıntılı olmasa da bildiği bir konu..
Bugun ki konumuz Yoga...
Yoga, kelime anlamı olarak, butunlesmektir. Evrenin olumsuzluklarindan etkilenmeden yasamaktir.Her an sakinlik ve huzur icinde olabilmektir.
Ben ilk kez okudugumda çok şaşırdığım bir bilgi ile karşılaştım. Yoga, ilk kez Hindistan 'da ortaya çıkmış...
Asırlar öncesinde Hindistan kültüründe yer alan Yoga, günümüzün çok populer bir sistemidir. Yoga ile ilgili ilk belgeler 7-8 bin yıl önce yapraklara yazılmış olup tam korunamadigi icin yeniden yazılmak durumunda kalmıştır. En eski yazıt 2000 yilliktir.
Neden Yoga Yapmalıyız?
Bugün elimde olmayan sebeplerle aranıza geç katıldım. Ama beni ne olursa olsun yalnız bırakmayan dostlarıma sonsuz teşekkür ederim.
Bugün bazı olaylar istemim dışında gerçekleşti. Ama oyle güzel oldu ki, birazdan size anlatacagim konuyu öncelikle kendime uygulama olanağı buldum. :)))
Her Salı günü olduğu gibi bu günde size okuma ve pozitif davranışlarla ilgili bir yazı hazırladım.
Hemen hemen herkesin duyduğu, çok ayrıntılı olmasa da bildiği bir konu..
Bugun ki konumuz Yoga...
Yoga, kelime anlamı olarak, butunlesmektir. Evrenin olumsuzluklarindan etkilenmeden yasamaktir.Her an sakinlik ve huzur icinde olabilmektir.
Ben ilk kez okudugumda çok şaşırdığım bir bilgi ile karşılaştım. Yoga, ilk kez Hindistan 'da ortaya çıkmış...
Asırlar öncesinde Hindistan kültüründe yer alan Yoga, günümüzün çok populer bir sistemidir. Yoga ile ilgili ilk belgeler 7-8 bin yıl önce yapraklara yazılmış olup tam korunamadigi icin yeniden yazılmak durumunda kalmıştır. En eski yazıt 2000 yilliktir.
Neden Yoga Yapmalıyız?
- En önemli amacı , zihinde sadelik ve huzura kavusturarak yenilemektir.
- Yoga vücudunuzu da yenileyerek zihnimizi olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır.
- Yoga, içimize umut ve iyimserlik serper.
- Yoga, sağlık ve mutlulugumuz için önümüze çıkan zorlukları yenme azmi verir.
Sadece yukarıda saydıklarım nedenlerle bile Yoga yapılır ama Yoga'nin Faydalarina Biraz daha değinelim derim...
- Sıkıntılı olduğunuzda rahatlatır sizi ve iyileşme sürecini hızlandırır.
- Enerjinizi, dayanma gücünüzü ve tahammulunuzu arttirir.
- Metebolizmanizi hizlandirir, sindirim sistemini ve nefes almayı düzenler.
- Vücuttaki kıvraklığı ve esnekliği arttırır.
Sonuçta Yoga, pozitif bir bilim dalidir. Duzenli olarak bu çalışmaları yapan kişiler bu faydaları görürler. Günümüzdeki onca sıkıntı, stres, gerilim, erken yaşlanma, hafıza zayıflığı gibi birçok olumsuzluğu yok edebilmenin en sağlam yollarından biridir.
Peki Yoga'dan Hayatımız Için Olumlu Olarak Neler Bekleriz?
5 ana grupta toplamak mümkün:
- Doğru Egzersizler : Kişinin beden, zihin ve ruhsal hayatına etki eder.
- Doğru Nefes : Derinden, ritimli ve yavaş alınan nefes, yaşama gücünü ve zihin berrakligini arttırır.
- Doğru Gevşeme : Kaslar gevsediginde sinir sistemimiz de yenilenir.
- Doğru Beslenme : Doğru beslenme kaliteli bir sagliga ve guclu bir zekaya ulasmamiza yardımcı olur.
- Doğru Düşünce ve Meditasyon : Zihnimiz düzenli odaklanma ve meditasyon ile kontrolü sağlar.
Işte faydaları ve olumlamalari ile bize yansıması....
Önemli bir terapi, insanın kendini fark etmesini, "ben" değil "biz" olgusunu kazandırıyor.
Hatta gunumuzde birçok olimpiyat takımı ve uzaya giden astronotlar, bu uygulamalar ve meditasyonlari ile guclendirilmektedirler.
Bu kadar faydası olan bir sporu eğer yapmak isterseniz, birçok özel kurum uygun fiyatlarla kurs veriyor.
Çağımızda gerekli olan bir spor, bir terapi, bir aktivite... Denemeye değer diye düşünüyorum.
Her gununuzun mutlu ve bol neşeli geçmesi dileğiyle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Degerlisin Çünkü Ozelsin.
18 Ocak 2016 Pazartesi
Sömestr Tatili Yaklasti MI Ne :))))
Tünaydin Canim Ailem,
Muhtesem bir hafta geçirmenizi dilerim. Enerjiniz dorukta olsun, hiç bitmesin hatta :))
Sonuçta bu hafta sonu çocuklarimiz, yegenlerimiz yari yil tatiline baslayacaklar.
Onlarla birlikte yapacaginiz paylasimlarda ve aktivitelerde her zamankinden daha fazla enerji harcayacaginizdan emin olun :)))
Bu tatili en güzel ve anlamli bir sekilde yasamak ve yasatmak için yapacaklarinizi simdiden planlamaniz gerekli...
Bu konuda birkaç önerim olacak siz büyüklere....
Ama sizden rica ediyorum, lütfen içinizdeki çocugu ortaya çikararak düsünün...
Yari yil tatilinde neler yapabilirsiniz?
Muhtesem bir hafta geçirmenizi dilerim. Enerjiniz dorukta olsun, hiç bitmesin hatta :))
Sonuçta bu hafta sonu çocuklarimiz, yegenlerimiz yari yil tatiline baslayacaklar.
Onlarla birlikte yapacaginiz paylasimlarda ve aktivitelerde her zamankinden daha fazla enerji harcayacaginizdan emin olun :)))
Bu tatili en güzel ve anlamli bir sekilde yasamak ve yasatmak için yapacaklarinizi simdiden planlamaniz gerekli...
Bu konuda birkaç önerim olacak siz büyüklere....
Ama sizden rica ediyorum, lütfen içinizdeki çocugu ortaya çikararak düsünün...
Yari yil tatilinde neler yapabilirsiniz?
- Öncelikle, eger ögretmen ders vermisse lütfen daha tatilin ilk günlerinden baslatmayin ödeve.. Sonuçta yogun bir dönemden çiktilar, dinlenmeleri ve enerjilerini üstlerinden atmalari gerekir. Sonrasinda planli olarak ders çalisma programi yapabilirsiniz. Ancak bu plani yaparken lütfen kendinize göre degil, çocuklarimizi da düsünerek, dinlenmesine ve eglenmesine vakit birakacak sekilde olsun. Sonuçta siz de çocuk oldunuz unutmayin. :))
- Çocuklarinizla birlikte kitap okuma saatleri yapin. Bunu eglenceli hale getirirerek yaparsaniz hem çocugunuz kitap okumaktan zevk alir hem de kitap okuma isi iskence haline gelmemis olur.
- Ödüllendirmeyi unutmayin... Yaptigi güzel davranislar karsisinda ödüllendirin çocuklarinizi. Ama bu illa en pahali hediye alarak olmamali, sirasi gelince manen de olmali.
- Karnesi güzel geldiyse onu güzel bir hediye ile ödüllendirebilirsiniz, uzun zamandir yapmak istedigi bir etkinligi yapmak, arkadaslariyla güzel vakit geçirmesine izin vermek de olabilir. Eger karnesi umdugunuz gibi degilse de ona karsi da ilimli olun, sakin ve sevecen bir tavirla yaklasin herseyden önce.. Birlikte düzeltmenin yollarini arayin ama cezalandirmayin. Konusarak çözme yollarini deneyin. Ona da ilgili derslerini düzelttiginde ödüllendireceginizi söyleyin. Göreceksiniz o tatilde kendisi daha da sevkle çalismak isteyecektir. Ama kontrolü de elden birakmayin..
- Birlikte plan yaparken, sizin planlariniz öne geçmesin, bu yüzden onlari ertelemeyin. Ki çocuklariniz önemli olduklarini ve deger verildiklerini hissetsinler...
- Birlikte oyunlar oynayin... Sakalar yapin ama dozun kaçmamasina dikkat ederek...
- Isteklerine kulak verin... Her istedigi olmaz tabi ki, olmamali da ancak siz O'nun için en iyi olanlarini seçin; ertelemeden de uygulayin.
- Birlikte sinamya gidin, birlikte seçip karar verdiginiz yasina uygun bir filme mesela...
- Yari yil tatili için birçok ilde özel tiyatrolar ve oyunlar sergileniyor; onlara gidin, siz de içinizdeki çocugu yasatin..
- Son yillarda yine büyük illerde sömestr tatili için büyük alisveris merkezleri basta olmak üzere çesitli etkinlikler yapiyorlar, tatil süresince de devam ediyor bu... Kiminsinde sadece çocugunuz katilirken kimisinde birlikte katilacaginiz aktiviteler de oluyor. Hatta bir gün sevdigi bir arkadasini da alin hep birlikte böyle bir etkinlige katilin. Harika olmaz mi?
- Tabi büyüklerini ziyaret etmelerini saglayalim, onlar zaten fazlasiyla karsiligini vereceklerdir.
- Bir de unutmadan söylemek isterim; her yil Is Bankasi karnesini getirip gösteren ögrenciye kitap hediye etmektedir. Bundan çocugunuzun da faydalanmasini isterim. Özellikle de kendileri gidip alsinlar kitaplarini. Onure edelim çocuklarimizi...
Cocuklarinizla birlikte geçireceginiz güzel, mutlu, heyecanli, bol kahkahali ve sevgi dolu bir yari yil tatili diliyorum simdiden..
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
17 Ocak 2016 Pazar
Şişli Atatürk İnkılap Müzesi
Günaydın Sevgili Ailem,
Güzel bir Pazar geçirmenizi, enerji ve gücünüzün tavan yaptığı bir hafta sonu olmasını dilerim.
Dünkü yazımda "93. Zübeyde Hanım Anma Töreni"nden bahsetmiştim.
Bugün de istedimki Zübeyde Hanım'ın Selanik'ten İstanbul'a geldikten bir süre sonra kızı makbule ile Mustafa Kemal Atatürk'ün yanına yerleşip orada hep birlikte yaşadıkları evi anlatmak, hatırlatmak istedim.
Şu an müze olarak kullanılan ev, daha önce üst katında annesi ve kardeşinin yaşadığı, orta katta kendisinin yaşadığı ve burada toplantılarını yaptığı, en alt katında da yaverinin kaldığı tarihe damga vuran bir evdi.
Bu ev, Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya taşınmasıyla boşaltılmış ve 1924 yılında Erzurum Milletvekili Tahsin Uzer tarafından satın alınmıştır. Ve bu bina'da 1919 tarihinde oturduğuna dair bir tabela konmuştur. 1927 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alınmış, Atatürk ile ilgili tarihi belgeler, eşyaları burada toplanmaya başlanmıştır.
Bina 1942 yılında müze haline dönüştürülmüştür. Ve "Atatürk İnkılap Müzesi" olarak 1942 yılında ziyarete açılmıştır.
1960, 1981 ve 2014 yıllarında onarımlar yapılarak tekrar ziyarete açılması sağlanmıştır. Bu onarımlarda Türkiye İş Bankası ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun katkıları büyüktür.
Bina baştan aşağı 1910'lu yılların tarzına uygun olarak restore edilmiştir.
Müzede, Atatürk'ün doğumundan ölümüne kadar olan çeşitli fotoğrafları, giysileri, kullandığı eşyaları, Atatürk İnkılapları ile ilgili belgeler ve birçok değerli tablolar bulunmaktadır.
Müzenin giriş katında, Atatürk Büstü ve Atatürk ile ilgili doğduğu andan itibaren önemli olaylardaki (Atatürk'ün doğumu, okul yılları ile Mondros Mütarekesi, Çanakkale ve Balkan Savaşları, Trablusgarp v.b.) belgeler sergilenmektedir.
Müzenin birinci katında, Atatürk'ün birçok giysisi, kalpağı, potinleri, kalemleri, not defteri, Nutuk'un ilk baskısı, Atatürk'e verilen nüfus kağıdı, diğer devlet büyüklerinden aldığı hediyeler ve önemli bilgiler (Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, Sevr Antlaşması ve Büyük Taarruz v.b.) yer almaktadır.
Müzenin ikinci katında, Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evin maketi, çeşitli değerli tablolar ve büstler, çeşitli giysileri, madalya, plaket ve kartvizitleri bulunmaktadır.
Müze, Pazar ve Perşembe dışında, 09:00 - 16:00 saatleri arasında açıktır. Giriş ücretsizdir.
Sömestr zamanının yaklaştığını da düşünecek olursak hem biz hem de çocuklarımız için güzel bir fırsat olacaktır. Değerlendirmeniz dileğiyle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşça Kalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
Güzel bir Pazar geçirmenizi, enerji ve gücünüzün tavan yaptığı bir hafta sonu olmasını dilerim.
Dünkü yazımda "93. Zübeyde Hanım Anma Töreni"nden bahsetmiştim.
Bugün de istedimki Zübeyde Hanım'ın Selanik'ten İstanbul'a geldikten bir süre sonra kızı makbule ile Mustafa Kemal Atatürk'ün yanına yerleşip orada hep birlikte yaşadıkları evi anlatmak, hatırlatmak istedim.
Şu an müze olarak kullanılan ev, daha önce üst katında annesi ve kardeşinin yaşadığı, orta katta kendisinin yaşadığı ve burada toplantılarını yaptığı, en alt katında da yaverinin kaldığı tarihe damga vuran bir evdi.
Bu ev, Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya taşınmasıyla boşaltılmış ve 1924 yılında Erzurum Milletvekili Tahsin Uzer tarafından satın alınmıştır. Ve bu bina'da 1919 tarihinde oturduğuna dair bir tabela konmuştur. 1927 yılında İstanbul Belediyesi tarafından satın alınmış, Atatürk ile ilgili tarihi belgeler, eşyaları burada toplanmaya başlanmıştır.
Bina 1942 yılında müze haline dönüştürülmüştür. Ve "Atatürk İnkılap Müzesi" olarak 1942 yılında ziyarete açılmıştır.
1960, 1981 ve 2014 yıllarında onarımlar yapılarak tekrar ziyarete açılması sağlanmıştır. Bu onarımlarda Türkiye İş Bankası ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun katkıları büyüktür.
Bina baştan aşağı 1910'lu yılların tarzına uygun olarak restore edilmiştir.
Müzede, Atatürk'ün doğumundan ölümüne kadar olan çeşitli fotoğrafları, giysileri, kullandığı eşyaları, Atatürk İnkılapları ile ilgili belgeler ve birçok değerli tablolar bulunmaktadır.
Müzenin giriş katında, Atatürk Büstü ve Atatürk ile ilgili doğduğu andan itibaren önemli olaylardaki (Atatürk'ün doğumu, okul yılları ile Mondros Mütarekesi, Çanakkale ve Balkan Savaşları, Trablusgarp v.b.) belgeler sergilenmektedir.
Müzenin birinci katında, Atatürk'ün birçok giysisi, kalpağı, potinleri, kalemleri, not defteri, Nutuk'un ilk baskısı, Atatürk'e verilen nüfus kağıdı, diğer devlet büyüklerinden aldığı hediyeler ve önemli bilgiler (Amasya Genelgesi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, Sevr Antlaşması ve Büyük Taarruz v.b.) yer almaktadır.
Müzenin ikinci katında, Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evin maketi, çeşitli değerli tablolar ve büstler, çeşitli giysileri, madalya, plaket ve kartvizitleri bulunmaktadır.
Müze, Pazar ve Perşembe dışında, 09:00 - 16:00 saatleri arasında açıktır. Giriş ücretsizdir.
Sömestr zamanının yaklaştığını da düşünecek olursak hem biz hem de çocuklarımız için güzel bir fırsat olacaktır. Değerlendirmeniz dileğiyle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşça Kalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
16 Ocak 2016 Cumartesi
En Büyük Annemiz'in Ardından...
Tünaydın Sevgili Ailem,
Güzel bir Cumartesiden size kocaman bir merhaba!!
Bu haftayı da bitirmek üzereyiz.. Acısıyla, tatlısıyla geçen bir çok haberler aldık, duyduk..
Kimimiz yeni doğan bebek haberleri aldık, kimimiz şifa bulan dostlarımızın iyilik haberlerini aldık. Ara ara doğmak gibi normal olan ölüm haberlerini de aldık; bazılarımız da onları ölüm yıl dönümlerinde andık.
Hepimiz için bir anlamı olan anma günü de bu hafta oldu can dostlarım. Hepimiz için değerli bir büyüğümüzün, en büyük annemizin anma töreni oldu.
14 Ocak 2016 tarihinde yurdumuzda "Zübeyde Hanım'ın 93. Anma Töreni" yapıldı.
Zübeyde Hanım'ı tanımayan hiç bir Türk olmadığını çok iyi biliyorum ancak O'nu birkaç cümle ile anlatmadan da geçmek istemiyorum.
Büyük Annemiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün Annesi olan Zübeyde Hanım, güçlü bir bedene ve güçlü bir iradeye sahiptir. O zamanın şartlarında yeterince bir eğitim görmemiş olmasına rağmen okuyup yazmayı bilen nadir bir kadındır. Bu yüzden kendisine "bilge kişiliğini" ifade eden "Zübeyde Molla" lakabı takılmıştır.
Ailesi, Karaman'dan Selanik'e gelip yerleşmiş olup Zübeyde Hanım Selanik'te doğmuştur. Yıllar sonra İstanbul'a dönüş yapmıştır. Yaşadığı üzüntüler, acılar oğlunu görememenin ve asılsız ölüm haberlerini alması yüzünden romatizması artmış ve kısmi felç geçirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, İzmir'in havasının annesine iyi geleceğini düşündüğünden İzmir'e gitmesi için O'nu ikna etmiş ve orada evlenmeyi düşündüğü Latife Hanım'ı da tanıştırmıştır.
Latife Hanım, Zübeyde Hanım için Karşıyaka'daki yazlık evlerini ayarlamış, tüm eşikleri kaldırarak evin içinde rahat etmesini sağlamıştır. Latife Hanım İzmir'i ve Karşıyaka'yı çok sevmiştir. Ve ölünce anıt mezarının Karşıyaka'da olmasını vasiyet etmiştir.
Ölümüne herkes gelmiştir, valiler, komutanlar, memurlar, hocalar ve halkımız... Uzun bir konvoy oluşmuştur. Okullardan gelen çelenkler de mezarında yeşil bir örtü oluşturmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk annesini kabri başında ilk ziyarete geldiğinde oradaki komutan ve tüm gelenlere annesinin kendisini yetiştirdiğini ve hep yanında olduğunu, bir çok acılara ve fedakarlıklara katlanmak durumunda kaldığını söylemiştir.
İşte kısaca anlatmaya çalıştığım, Büyük Anamız Zübeyde Hanım..
Her yıl ülkemizde anılır, kabri İzmir Karşıyaka'da olduğundan anma zamanı birçok şehirden gerek yetkililer gerekse toplum sivil örgütleri ve halkımız burada toplanıp anma vazifelerini yaparlar.
Bu yıl da Zübeyde Hanım, yine kabri başında 93, yıl dönümünde İstanbul ve çeşitli illerden gelenlerle anıldı. Çelenklerle kabri bezendi.
Yapılan saygı duruşunun ardında da İstiklal Marşı ve konuşmalarla anma töreni büyük bir katılım ile sona erdi.
Bunu yaşamak bir tarihi yaşamaktan farksız. O an insanı farklı duygular kaplıyor. Yıllarca okuduklarınızı, öğrendikleriniz, hissettikleriniz ile birleştiriyorsunuz.
14 Ocak 2017 tarihinde İzmir Karşıyaka Zübeyde Hanım Anıt Mezarı başında buluşmak dileğiyle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşça Kalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
Güzel bir Cumartesiden size kocaman bir merhaba!!
Bu haftayı da bitirmek üzereyiz.. Acısıyla, tatlısıyla geçen bir çok haberler aldık, duyduk..
Kimimiz yeni doğan bebek haberleri aldık, kimimiz şifa bulan dostlarımızın iyilik haberlerini aldık. Ara ara doğmak gibi normal olan ölüm haberlerini de aldık; bazılarımız da onları ölüm yıl dönümlerinde andık.
Hepimiz için bir anlamı olan anma günü de bu hafta oldu can dostlarım. Hepimiz için değerli bir büyüğümüzün, en büyük annemizin anma töreni oldu.
14 Ocak 2016 tarihinde yurdumuzda "Zübeyde Hanım'ın 93. Anma Töreni" yapıldı.
Zübeyde Hanım'ı tanımayan hiç bir Türk olmadığını çok iyi biliyorum ancak O'nu birkaç cümle ile anlatmadan da geçmek istemiyorum.
Büyük Annemiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün Annesi olan Zübeyde Hanım, güçlü bir bedene ve güçlü bir iradeye sahiptir. O zamanın şartlarında yeterince bir eğitim görmemiş olmasına rağmen okuyup yazmayı bilen nadir bir kadındır. Bu yüzden kendisine "bilge kişiliğini" ifade eden "Zübeyde Molla" lakabı takılmıştır.
Ailesi, Karaman'dan Selanik'e gelip yerleşmiş olup Zübeyde Hanım Selanik'te doğmuştur. Yıllar sonra İstanbul'a dönüş yapmıştır. Yaşadığı üzüntüler, acılar oğlunu görememenin ve asılsız ölüm haberlerini alması yüzünden romatizması artmış ve kısmi felç geçirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, İzmir'in havasının annesine iyi geleceğini düşündüğünden İzmir'e gitmesi için O'nu ikna etmiş ve orada evlenmeyi düşündüğü Latife Hanım'ı da tanıştırmıştır.
Latife Hanım, Zübeyde Hanım için Karşıyaka'daki yazlık evlerini ayarlamış, tüm eşikleri kaldırarak evin içinde rahat etmesini sağlamıştır. Latife Hanım İzmir'i ve Karşıyaka'yı çok sevmiştir. Ve ölünce anıt mezarının Karşıyaka'da olmasını vasiyet etmiştir.
Ölümüne herkes gelmiştir, valiler, komutanlar, memurlar, hocalar ve halkımız... Uzun bir konvoy oluşmuştur. Okullardan gelen çelenkler de mezarında yeşil bir örtü oluşturmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk annesini kabri başında ilk ziyarete geldiğinde oradaki komutan ve tüm gelenlere annesinin kendisini yetiştirdiğini ve hep yanında olduğunu, bir çok acılara ve fedakarlıklara katlanmak durumunda kaldığını söylemiştir.
İşte kısaca anlatmaya çalıştığım, Büyük Anamız Zübeyde Hanım..
Her yıl ülkemizde anılır, kabri İzmir Karşıyaka'da olduğundan anma zamanı birçok şehirden gerek yetkililer gerekse toplum sivil örgütleri ve halkımız burada toplanıp anma vazifelerini yaparlar.
Bu yıl da Zübeyde Hanım, yine kabri başında 93, yıl dönümünde İstanbul ve çeşitli illerden gelenlerle anıldı. Çelenklerle kabri bezendi.
Yapılan saygı duruşunun ardında da İstiklal Marşı ve konuşmalarla anma töreni büyük bir katılım ile sona erdi.
Bunu yaşamak bir tarihi yaşamaktan farksız. O an insanı farklı duygular kaplıyor. Yıllarca okuduklarınızı, öğrendikleriniz, hissettikleriniz ile birleştiriyorsunuz.
14 Ocak 2017 tarihinde İzmir Karşıyaka Zübeyde Hanım Anıt Mezarı başında buluşmak dileğiyle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşça Kalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
15 Ocak 2016 Cuma
Teraryum Nedir Bilen Var Mi?
Merhaba Sevgili Ailem,
Yogun istek üzerine daha önce anlatip siz degerli dostlarimla paylastigim yazimi tekrar paylasiyorum.
Zevkle okuyacaginiza eminim. Benim cok begenerek ve Ozenerek yazdigim bir sanat dalidir.
Iyi okumalar dilerim...
Bugün size, dünkü yazımda azıcık bahsettiğim bir sanatı tanıtmak istiyorum. Belki aranızda bu sanatla ilgilenen veya bu sanat hakkında bilgisi olan vardır, ancak şu an da yeni yeni kendisini gösteren fakat çok güzel sonuçlar alacağınız bir sanat.
Bir arkadaşınızın evinde, bir ofis masasının üstünde, dekorasyon dergilerinde ya da yapı marketlerin bitki bölümlerinde görmüşsünüzdür belki. Akvaryum desen değil, cam kapların içinde bazı yeşillikler..
İşte bu TERARYUM. (TOPRAK AKVARYUM).
İlk Teraryum, İngiltere'de 1800'lü yıllarda yapılmıştır. Aslında tarihçesine bakarsak çok eskilerden beri süre gelmesine rağmen daha yeni yeni popüler hale gelmiştir. Özellikle ülkemizde bu sanat ile ilgili atölyeler, kurslar çoğalmaya başlamıştır. Eğer ilgilenirseniz size bu konuda yardımcı olabileceğim bir yer biliyorum. Sıcacık bir ortamda yapılacak çalışmalarla ortaya çıkacak şaheserler...
Teraryumlar aslında minik birer dünyadır. Sadece bir dekorasyon objesi olmaktan çıkıp yağmuruyla, nemiyle, toprağıyla ve ekosisteme özgü bitki örtüsüyle minik dünyalardır. Gerek çarşıdan satın alarak gerek kendimizin yapabileceği teraryumlar hem güzel bir hobi, hem de cam fanus içinde yaşamasını sağlayacağımız bir canlı olacaktır.
Sokaklarda, bahçelerde, parklarda nemli alanlarda büyüyen küçük otları, yosunları ya da yabani bitkileri teraryumunuzda kullanabilirsiniz. Burada dikkat edilecek diğer husus seçtiğiniz bitkinin nemli ortamı sevmesi ve çok hızlı büyümeyen küçük bitki olmasıdır sevgili dostlarım. Örneğin hepimizin çok iyi bildiği "afrika menekşeleri" bunun için uygun bir çiçektir.
Ve sadece sizin hayaliniz olan kendinize ait dünyayı yaratabilirsiniz. Sizin yaşamayı hayal ettiğiniz yer de olabilir bu. Kendinizin seçeceği objelerle de süsleyebilirsiniz. Burası sizin dünyanız, sizin bahçeniz..
Tabi arada yapmanız gereken bir iki bakımı da olacaktır. Ama bu çok normal bir durum tabi. İsterseniz hazırladığınız bu teraryumları sevdiklerinize armağan edebilir, ya da bunların satışını yapabilirsiniz. Internette ortalama olarak 200-250TL civarında satışı vardır. Nasıl sizce değmez mi? Bence harika bir hobi, hatta kendi alanında devrim yaratacak bir sanat. Denemenizi tavsiye ederim. Tabi fotolarını da gönderirsiniz. :)
Yapmayı düşüneneler için şimdiden kolay gelsin derken,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
DEĞERLİSİN ÇÜNKÜ ÖZELSİN!!!
Bugün size, dünkü yazımda azıcık bahsettiğim bir sanatı tanıtmak istiyorum. Belki aranızda bu sanatla ilgilenen veya bu sanat hakkında bilgisi olan vardır, ancak şu an da yeni yeni kendisini gösteren fakat çok güzel sonuçlar alacağınız bir sanat.
Bir arkadaşınızın evinde, bir ofis masasının üstünde, dekorasyon dergilerinde ya da yapı marketlerin bitki bölümlerinde görmüşsünüzdür belki. Akvaryum desen değil, cam kapların içinde bazı yeşillikler..
İşte bu TERARYUM. (TOPRAK AKVARYUM).
İlk Teraryum, İngiltere'de 1800'lü yıllarda yapılmıştır. Aslında tarihçesine bakarsak çok eskilerden beri süre gelmesine rağmen daha yeni yeni popüler hale gelmiştir. Özellikle ülkemizde bu sanat ile ilgili atölyeler, kurslar çoğalmaya başlamıştır. Eğer ilgilenirseniz size bu konuda yardımcı olabileceğim bir yer biliyorum. Sıcacık bir ortamda yapılacak çalışmalarla ortaya çıkacak şaheserler...
Teraryumlar aslında minik birer dünyadır. Sadece bir dekorasyon objesi olmaktan çıkıp yağmuruyla, nemiyle, toprağıyla ve ekosisteme özgü bitki örtüsüyle minik dünyalardır. Gerek çarşıdan satın alarak gerek kendimizin yapabileceği teraryumlar hem güzel bir hobi, hem de cam fanus içinde yaşamasını sağlayacağımız bir canlı olacaktır.
Sokaklarda, bahçelerde, parklarda nemli alanlarda büyüyen küçük otları, yosunları ya da yabani bitkileri teraryumunuzda kullanabilirsiniz. Burada dikkat edilecek diğer husus seçtiğiniz bitkinin nemli ortamı sevmesi ve çok hızlı büyümeyen küçük bitki olmasıdır sevgili dostlarım. Örneğin hepimizin çok iyi bildiği "afrika menekşeleri" bunun için uygun bir çiçektir.
Ve sadece sizin hayaliniz olan kendinize ait dünyayı yaratabilirsiniz. Sizin yaşamayı hayal ettiğiniz yer de olabilir bu. Kendinizin seçeceği objelerle de süsleyebilirsiniz. Burası sizin dünyanız, sizin bahçeniz..
Tabi arada yapmanız gereken bir iki bakımı da olacaktır. Ama bu çok normal bir durum tabi. İsterseniz hazırladığınız bu teraryumları sevdiklerinize armağan edebilir, ya da bunların satışını yapabilirsiniz. Internette ortalama olarak 200-250TL civarında satışı vardır. Nasıl sizce değmez mi? Bence harika bir hobi, hatta kendi alanında devrim yaratacak bir sanat. Denemenizi tavsiye ederim. Tabi fotolarını da gönderirsiniz. :)
Yapmayı düşüneneler için şimdiden kolay gelsin derken,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
DEĞERLİSİN ÇÜNKÜ ÖZELSİN!!!
14 Ocak 2016 Perşembe
Nefes Alabilmek Için..
Merhaba Sevgili Ailem,
Tertemiz bir havayi soluyacaginiz, cigerlerinize bol bol oksijenin girecegi bir gün diliyorum size...
Her yil, 15-22 Ocak tarihleri arasi "Hava Kirliligi ile Savas Haftasi" olarak kutlanmaktadir.
Özellikle kis aylarinda artan hava kirliligi konusunda halkimizin bilinçlenmesi ve bu konuda gerekli önlemlerin alinmasi gerekmektedir.
Ne gibi önlemler alinabilir?
Eger Gerekli Önlemler Alinmazsa Hava Kirliliginin Bize ve Çevremize Verdigi Zararlar Nelerdir?
Tertemiz bir havayi soluyacaginiz, cigerlerinize bol bol oksijenin girecegi bir gün diliyorum size...
Her yil, 15-22 Ocak tarihleri arasi "Hava Kirliligi ile Savas Haftasi" olarak kutlanmaktadir.
Özellikle kis aylarinda artan hava kirliligi konusunda halkimizin bilinçlenmesi ve bu konuda gerekli önlemlerin alinmasi gerekmektedir.
Ne gibi önlemler alinabilir?
- Ucuz kömür kullaniminin engel olunmasi en büyük faydalardan olacaktir.
- Araba egzoslarinin patlak olmamasina, baca filtrelerinin kullanilmasina ve düzenli temizlenmesine dikkat edilmelidir.
- Kapali alanlarda sigara içmenin yasalarla engellenmesinin disinda ev ortaminda da içiminin engellenmesi, hem sizlerin hem çocukalrinizin sagligi için önemlidir.
- Orman ve bitki örtüsünün yanmamasi ve zarar görmemesine dikkat edilmelidir.
- Dogalgaz kullanimi daha çok özendirilmelidir.
- Toplu tasima araçlari yayginlastirilmalidir.
- Yesil alanlar arttirilmalidir.
- Kalorifer ve dogalgaz kazanlarinin periyodik bakimi yapilmalidir.
Eger Gerekli Önlemler Alinmazsa Hava Kirliliginin Bize ve Çevremize Verdigi Zararlar Nelerdir?
- Hava kirliliginin artmasi, hayat standartlarimizi kötü yönde etkileyecektir. Oksijenin azalmasina sebebiyet verecektir.
- Karbonmonooksit, kükürt, bacalardan çikan dumanlar, araba egzoslari ve agir metaller beraberinde birçok zararli gaz içermektedir. Bunlar toprak ve canlilara çok fazla zarar vermektedir.
- Astim ve kanser hastaliginin artmasina sebep olmaktadir.
- Hava kirlilgine maruz kalan kisilerde solunum yetersizligi, sinüzit, bas agrisi , halsizlik, istahsizlik rahatsizliklarina neden olabilmektedir.
- Sigara dumani da evlerimizdeki havanin kirlenmesin de en büyük etkendir. Bu yüzden yasalarla kapali alanlarda sigara içilmesi yasaklanmistir. Bu yasaklanma, hem çevre hem de kendi sagligimiz için yapilmistir.
- Topragimiz zarar gördügü için yetisen sebze ve meyveler de bundan nasibini almakta, kalitesi düsük ürünler yetismektedir.
Durumun bu kadar ciddi olmasi, bizlerin de bu konuda gereken hassasiyeti göstermemiz gerektigini belirtmektedir. Kendimizi, ülkemizi seviyorsak ve gelecekte daha saglikli bir ortamda yasamak istiyorsak, biz de "Hava Kirliligi ile Savas Haftasi"nin önemini iyi anlamali ve anlatmaliyiz.
Temiz bir havada yasamak için ele ele verelim....
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
13 Ocak 2016 Çarşamba
Morluklara Son!!! Atese Son!!!
Tünaydın Değerlisin Çünkü Özelsin Ailem,
Hepinize mutlu, huzurlu, saglikli ve bol bereketli bir Çarşamba günü diliyorum.
Bu haftaki saglik kösemizde yine sizlerin günlük hayatinizi kolaylastiracak, size yardimci olacak mükemmel bir ürün ile başlamak istiyorum.
Üstelik yeni çıkan bir ürün bu. Etkisini çok kisa sürede gösteriyor... Yine evimizdeki olmazsa olmazlarimizdan olacak... Anlatinca siz de bana hak vereceksiniz eminim.
Malum, evde çalisirken biz, oyun oynarken çocuklarimiz yada iste isek masanin kenarina çarpariz bacagimizi, kolumuzu yada dizimizi, basimizi....
Biraz sakarlik varsa bu daha fazla ve daha siddetli olur maalesef... Canimiz acir, sizlar vurdugumuz yer.. Hele kolunu bacagini çarpanin cani çok tatliysa, yaklasmayin ona.. :)))
Baslariz büyüklerimizden gördügümüz, duydugumuz metotlari tatbik etmeye... Ya ekmek çigner koyariz, ya sogan ile sarariz, ya buz torbalari yetisir imdadimiza yada et koyariz ki günümüzde bunu yapmak biraz daha pahali bir yol oldu...
Belkide en yakin bir eczaneye gider, alacagimiz bir merhem ile halletmeye çalisiriz. Çogu zaman da bosveririz dolasiriz öyle mor mor, sis sis etrafta...
Ve normale dönmesi için çektigimiz sikintilar da cabasi olur...
Özellikle çocuklarimizda yürümeyi ögreninceye kadar bunu çok yasariz. Büyüklerimizin de dedigi gibi "Çocuklar düse kalka büyürler."
Hele o dünya tatlisi çocuklarimizin ateslenmesi... Iste anne babalari bitirir, özellikle anneler ne yapacaklarini sasirirlar.. Ya da eslerin hastalanip ateslenmesi, bazilari o dönemlerde dsha hassas daha alingan olurlar. Ne yapsaniz bos oluverir bir anda.. Hastalik degistirir onlari kisa bir süreligine olsa da..
Eger bu süreyi biraz daha kisaltmak istersek yada yüksek ateslenmenin zararlarini bilen bilinçli bir birey olarak akillica davranmak istersek çözüm: iste burada....
Evet ürünümüz bu... Özellikle kadinlarin menopoz dönemlerindeki ates basmalarindan tutun herkesin derdine deva olabilecek bir ürün bu....
Ates bizden korksun... Tüm morluklar, sislikler korksunlar.... Hem masaj keyfi hem serinlik hem de nemlendirici özelligi hepsi birarada olan Cevdet Tuna serisi'nden "Alaska Sogutucu Masaj Jeli" artik piyasada, artik Kokucu'da :)
Denemenizi tavsiye ederim. Isteyenler ve sorusu olanlar benimle irtibata geçebilirler...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Hepinize mutlu, huzurlu, saglikli ve bol bereketli bir Çarşamba günü diliyorum.
Bu haftaki saglik kösemizde yine sizlerin günlük hayatinizi kolaylastiracak, size yardimci olacak mükemmel bir ürün ile başlamak istiyorum.
Üstelik yeni çıkan bir ürün bu. Etkisini çok kisa sürede gösteriyor... Yine evimizdeki olmazsa olmazlarimizdan olacak... Anlatinca siz de bana hak vereceksiniz eminim.
Malum, evde çalisirken biz, oyun oynarken çocuklarimiz yada iste isek masanin kenarina çarpariz bacagimizi, kolumuzu yada dizimizi, basimizi....
Biraz sakarlik varsa bu daha fazla ve daha siddetli olur maalesef... Canimiz acir, sizlar vurdugumuz yer.. Hele kolunu bacagini çarpanin cani çok tatliysa, yaklasmayin ona.. :)))
Baslariz büyüklerimizden gördügümüz, duydugumuz metotlari tatbik etmeye... Ya ekmek çigner koyariz, ya sogan ile sarariz, ya buz torbalari yetisir imdadimiza yada et koyariz ki günümüzde bunu yapmak biraz daha pahali bir yol oldu...
Belkide en yakin bir eczaneye gider, alacagimiz bir merhem ile halletmeye çalisiriz. Çogu zaman da bosveririz dolasiriz öyle mor mor, sis sis etrafta...
Ve normale dönmesi için çektigimiz sikintilar da cabasi olur...
Özellikle çocuklarimizda yürümeyi ögreninceye kadar bunu çok yasariz. Büyüklerimizin de dedigi gibi "Çocuklar düse kalka büyürler."
Hele o dünya tatlisi çocuklarimizin ateslenmesi... Iste anne babalari bitirir, özellikle anneler ne yapacaklarini sasirirlar.. Ya da eslerin hastalanip ateslenmesi, bazilari o dönemlerde dsha hassas daha alingan olurlar. Ne yapsaniz bos oluverir bir anda.. Hastalik degistirir onlari kisa bir süreligine olsa da..
Eger bu süreyi biraz daha kisaltmak istersek yada yüksek ateslenmenin zararlarini bilen bilinçli bir birey olarak akillica davranmak istersek çözüm: iste burada....
Alaska Sogutucu Masaj Jeli
Sirke ve benzeri uygulamlara artik son... Hele hele bu kadar zararlarini gördükten sonra uygulamak hiç de akillica olmaz...
Ates bizden korksun... Tüm morluklar, sislikler korksunlar.... Hem masaj keyfi hem serinlik hem de nemlendirici özelligi hepsi birarada olan Cevdet Tuna serisi'nden "Alaska Sogutucu Masaj Jeli" artik piyasada, artik Kokucu'da :)
Denemenizi tavsiye ederim. Isteyenler ve sorusu olanlar benimle irtibata geçebilirler...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
12 Ocak 2016 Salı
Olumlamalarin Gücü
Merhaba Sevgili Ailem,
Yine bir Sali günü pozitif düsünce ve olumlamalar ile ilgili yazi kösemizde bulustuk. Özellikle keyif aldigim bir gün ve konu oluyor. Neden diye soruyorsunuzdur, söyleyeyim..
Pozitif düsünce ve davranislarda bulunmak, olumlamalar yapmak bizi herseye karsi koruyan görünmeyen bir el, bir güçtür.
Aslinda herseyin basi, baslangici ve bitimidir. Ne hissedersek onu çekeriz. Ne düsünürsek onu yasariz. Hayatimizda olumsuz cümleler kurmamak yada olaylara olumlu yönleriyle bakmak bizim bakis açimizi bile degistirecektir.
Mutlaka her insanin hayatinin bir döneminde kendini güçsüz hissettigi anlar olacaktir. Belki yasadiginiz olaylar umdugunuzdan farkli bir yönde ilerleyebilir. Olabilir.. Bu, moralinizi asla bozmasin. Sunu düsünün, "demek ki daha güçlü olmaliyim, ben güçlü olmayi hak ediyorum. Kendimi seviyorum" demelisiniz.
Bu örnekleri çogaltmak ve çesitlendirmek mümkün... Hayatinizdan "-me, -ma" eklerini çikartin. Hatta olumlamalara alisincaya kadar, negatif düsüncesini size yayan kisileri hayatinizdan uzaklastirin. Daha sonra nasil olsa kendi olumlamalarinizla karsinizdaki negatif kisiyi de pozitif hale getirebilirsiniz, ama önce buna siz hazir olmalisiniz.
Lütfen ciddi olarak ele alin bu söylediklerimi. Herseyin basi inanmak, önce yaptiginiza inanarak baslamalisiniz ise.
Unutmayin ki, sagliginizi bile yakindan ilgilendiriyor bu olumlamalar ve pozitif düsünce yapisina sahip olmak. Daha önceki yazimda sigarayi birakmada olumlamalarin nasil önemli oldugunu anlatmistim. Dileyen "Kendinizle Gurur Duyma Zamani Simdi" baslikli yazimi tekrar okuyabilir.
Sadece sigara üzerinde etkili bir durum degil aslinda, bütün sagligimizla ilgili bir durum bu...
Konuyu biraz daha açacak olursam,
Insan bedeninde 7 temel chakra (enerji merkezi) var. Ve fiziksel bedenimiz 4 enerji bedeni ile çevrilidir. Bunlar :
Yine bir Sali günü pozitif düsünce ve olumlamalar ile ilgili yazi kösemizde bulustuk. Özellikle keyif aldigim bir gün ve konu oluyor. Neden diye soruyorsunuzdur, söyleyeyim..
Pozitif düsünce ve davranislarda bulunmak, olumlamalar yapmak bizi herseye karsi koruyan görünmeyen bir el, bir güçtür.
Aslinda herseyin basi, baslangici ve bitimidir. Ne hissedersek onu çekeriz. Ne düsünürsek onu yasariz. Hayatimizda olumsuz cümleler kurmamak yada olaylara olumlu yönleriyle bakmak bizim bakis açimizi bile degistirecektir.
Mutlaka her insanin hayatinin bir döneminde kendini güçsüz hissettigi anlar olacaktir. Belki yasadiginiz olaylar umdugunuzdan farkli bir yönde ilerleyebilir. Olabilir.. Bu, moralinizi asla bozmasin. Sunu düsünün, "demek ki daha güçlü olmaliyim, ben güçlü olmayi hak ediyorum. Kendimi seviyorum" demelisiniz.
Bu örnekleri çogaltmak ve çesitlendirmek mümkün... Hayatinizdan "-me, -ma" eklerini çikartin. Hatta olumlamalara alisincaya kadar, negatif düsüncesini size yayan kisileri hayatinizdan uzaklastirin. Daha sonra nasil olsa kendi olumlamalarinizla karsinizdaki negatif kisiyi de pozitif hale getirebilirsiniz, ama önce buna siz hazir olmalisiniz.
Lütfen ciddi olarak ele alin bu söylediklerimi. Herseyin basi inanmak, önce yaptiginiza inanarak baslamalisiniz ise.
Unutmayin ki, sagliginizi bile yakindan ilgilendiriyor bu olumlamalar ve pozitif düsünce yapisina sahip olmak. Daha önceki yazimda sigarayi birakmada olumlamalarin nasil önemli oldugunu anlatmistim. Dileyen "Kendinizle Gurur Duyma Zamani Simdi" baslikli yazimi tekrar okuyabilir.
Sadece sigara üzerinde etkili bir durum degil aslinda, bütün sagligimizla ilgili bir durum bu...
Konuyu biraz daha açacak olursam,
Insan bedeninde 7 temel chakra (enerji merkezi) var. Ve fiziksel bedenimiz 4 enerji bedeni ile çevrilidir. Bunlar :
- Eterik Beden
- Astral Beden
- Zihinsel Beden
- Ruhsal Beden
Bu yazimda sadece Eterik Beden üzerinde duracagim. daha sonraki bölümlerde diger enerji bedenlerine yer verecegim.
Eterik Beden: Fiziksel bedenimizden ~ 5 cm uzakliga kadar olan alani kapsar. Bizi disariya karsi koruyan bir kalkan görevindedir. Hasta olmadan önceki ilk belirtiler bu bedende yasanir.
Enerji düsüklügü, sagliksiz beslenme, uykusuzluk, hareketsizlik, stres ve agir üzüntüler bu enerji merkezine zarar verir ve eterik koruma zayiflamaya baslar. Eterik Beden zayiflamaya baslayinca da hastaliklar kendini göstermeye baslar.
Bunun en iyi tedavisi, hasta olmamiza engel olacak yöntemleri uygulamaktan geçer.
En iyi yol, hastaliklar olusmadan dogal yollarla korunmayi ögrenmektir.
Hastaliklari tamamen zihnimiz yaratir. Böyle durumlarda, olumsuz düsüncelerimizle kendi dogal korunma duvarimizi kendimiz zedeleriz, böylelikle de hastaligin ilerlemesine sebep oluruz.
Yada halk tabiri ile "hastalik hastasi" iseniz de bu duvari kendiniz kolaylikla yikmis olursunuz. Olumsuzluklari üzerinize çekerek kendi endise, korku ve süphelerinizle hastaliklari kendinize davet etmis oluyorsunuz.
Bu düsüncelerden kurtulmak için, böyle bir düsünce daha akliniza geldigi ilk an bir doktora gidin ve içinizde süphe kalmadan bundan kurtulun, olumsuz düsünceye döndürmeyin.
Unutmayin ki birçok rahatsizlik günümüzde bu sekildeki olumlamalarla ve ozitif düsünceyle yeniliyor. Tibbin "olamaz" dedigi durumlarda bile bunun olabilecegi gösteriliyor. Kanser illeti bile bu yolla yenilebiliniyor. Yeter ki inanin, uygulayin, uygulamaktan vazgeçmeyin. Kim ne derse desin devam edin. Bunu yasam sekliniz haline getirdiginizde etkisini göreceksiniz. Benim çevremde bunu yapip basarili olan birçok kisi var, özellikle kanseri de bu sayede yenen tanidiklarim var. Sanatçilar arasinda da var. Mutlaka sizin çevrenizde de vardir. Ama ondan daha fazla da bunu basaramayan,hiç denemeyen, inanmayan insanlar oldugu icin hayatlarini kaybedenler var.
Yapmamiz gereken çok basit... Eger saglikli kalmak istiyorsak kendimizi degistirmeliyiz, hayata bakis açimizi düzeltmeliyiz. Olumsuzluklardan çok, olumlu yanlarini görmeye ve göstermeye çalismaliyiz. Herkesin basina gelebilecek olanlari, sadece bize mahsusmus gibi kaniksamamaliyiz.
Aci çekmek degil, mutlu olmayi kendimize ödev edinmeliyiz. Tabi bunlar zamanla kazanilacak ögretilerdir. Birden olmasini beklemek dogru degildir.
Sonucta dogruyu yanlisi zamanla ögreniyoruz. Hele hele küçüklükten beri büyüklerimiz tarafindan hep olumsuz yönleriyle olaylar karsisinda karsilik aldikça bunu asabilmek biraz zaman alacaktir.
"Aman düseceksin! Ay yanacaksin! Sakin ceketini çikarma hasta olursun! Terligini giy yoksa üsütürsün karnin agrir, çocugun bile olmaz!" :)))))))
Rahatlikla gülebilirsiniz :))))))
Ama hersey bizim azmimiz ile iliskilidir bunu unutmayalim...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
11 Ocak 2016 Pazartesi
Geri Kazandiralim!!
Merhaba Sevgili Ailem,
Güzel bir Pazartesi olmasi dilegimle iyi haftalar diliyorum hepinize.
Haftaya önemli bir konu ile baslamak istiyorum. Önemi çok anlasilmayan, yetersiz bilgilendirme yüzünden detayi bilinmiyen bir konu bu.. Ülke ekonomimizin de yararina olacak bir çalisma..
Bu önemli ve degerli konu, tahmin edebileceginiz gibi "Evsel atiklar ve onlarin geri kazandirilmasi" ile ilgili...
Ülke nüfusunun artmasi, özellikle de büyük sehir ve ilçelerde bu yogunlugun daha fazla olmasi sebebiyle evsel atiklarin miktarinda çok artma olmustur. Bu da kontrol edilmesi zor ve ekonomik yönden de büyük bir sorunla karsilasilmasina neden olmustur.
Son yillarda Büyüksehir Belediyeleri bu konuda düzenli depolama alanlari olusturmayi hizlandirmislardir. Ancak hala bu alanda depolamalar yetersizdir. Gerek bunun için gerekli olan araç-gereç ve personel eksikligi gerekse bu konudaki yardimlarin yetersiz olmasi bunlara en büyük etkendir.
D.I.E. (Devlet Istatistik Enstitüsü)nün verilerine bakacak olursak, ülkemizde kisi basina günde 0,6 kg evsel kati atik olmakta ve ~ 1 kg belediye atigi üretilmektedir.
D.I.E.' nin 1992 yilinda yaptigi çalismaya göre:
Atik Cinsi %
Organik Atik 65,45
Küf - Curuf 22,48
Geri Kazanilabilir Atik 12,05
Organik Atik : Bitki ve hayvanlarda elde edilen atiklardir. Bunlarla bitkiler için çok zengin bir gübre olmaktadir.
Küf - Curuf : Curuf (metal küfü), tamamen saf olmayan metallerin eritilerek daha hafif bir metal olusturmasidir. Çimento, seramik ve yapay kordon yapiminda kullanilmaktadir.
Geri Kazanilabilir Atik : Agirlik olarak baktigimizda evsel atiklarin %12'si geri kazanilabilir atiklardir. Bu da yilda ~3 milyon tona denk gelmektedir.
Gazeteler, malzeme paketleri, siseler, posetler, teneke kutular, fotograf filmi, bilgisayar-kirpinti kagitlar, sise kapaklari mikrodalga firin kaplari v.b. geri kazanilabilir atiklardir.
Oranlamalari da su sekildedir:
Atik Cinsi %
Kagit - Karton 45,48
Metal 8,62
Cam 18,46
Plastik 13,19
Pet - PVC 6,15
Lastik Kauçuk 3,30
Testil 4,80
Tam anlamiyla bir ayristirma yapilabilirse, depolanacak atik hacminde %35 oraninda bir azalma olacaktir.
Peki Geri Dönüsümün Faydalari Nelerdir?
Güzel bir Pazartesi olmasi dilegimle iyi haftalar diliyorum hepinize.
Haftaya önemli bir konu ile baslamak istiyorum. Önemi çok anlasilmayan, yetersiz bilgilendirme yüzünden detayi bilinmiyen bir konu bu.. Ülke ekonomimizin de yararina olacak bir çalisma..
Bu önemli ve degerli konu, tahmin edebileceginiz gibi "Evsel atiklar ve onlarin geri kazandirilmasi" ile ilgili...
Ülke nüfusunun artmasi, özellikle de büyük sehir ve ilçelerde bu yogunlugun daha fazla olmasi sebebiyle evsel atiklarin miktarinda çok artma olmustur. Bu da kontrol edilmesi zor ve ekonomik yönden de büyük bir sorunla karsilasilmasina neden olmustur.
Son yillarda Büyüksehir Belediyeleri bu konuda düzenli depolama alanlari olusturmayi hizlandirmislardir. Ancak hala bu alanda depolamalar yetersizdir. Gerek bunun için gerekli olan araç-gereç ve personel eksikligi gerekse bu konudaki yardimlarin yetersiz olmasi bunlara en büyük etkendir.
D.I.E. (Devlet Istatistik Enstitüsü)nün verilerine bakacak olursak, ülkemizde kisi basina günde 0,6 kg evsel kati atik olmakta ve ~ 1 kg belediye atigi üretilmektedir.
D.I.E.' nin 1992 yilinda yaptigi çalismaya göre:
Atik Cinsi %
Organik Atik 65,45
Küf - Curuf 22,48
Geri Kazanilabilir Atik 12,05
Organik Atik : Bitki ve hayvanlarda elde edilen atiklardir. Bunlarla bitkiler için çok zengin bir gübre olmaktadir.
Küf - Curuf : Curuf (metal küfü), tamamen saf olmayan metallerin eritilerek daha hafif bir metal olusturmasidir. Çimento, seramik ve yapay kordon yapiminda kullanilmaktadir.
Geri Kazanilabilir Atik : Agirlik olarak baktigimizda evsel atiklarin %12'si geri kazanilabilir atiklardir. Bu da yilda ~3 milyon tona denk gelmektedir.
Gazeteler, malzeme paketleri, siseler, posetler, teneke kutular, fotograf filmi, bilgisayar-kirpinti kagitlar, sise kapaklari mikrodalga firin kaplari v.b. geri kazanilabilir atiklardir.
Oranlamalari da su sekildedir:
Atik Cinsi %
Kagit - Karton 45,48
Metal 8,62
Cam 18,46
Plastik 13,19
Pet - PVC 6,15
Lastik Kauçuk 3,30
Testil 4,80
Tam anlamiyla bir ayristirma yapilabilirse, depolanacak atik hacminde %35 oraninda bir azalma olacaktir.
Peki Geri Dönüsümün Faydalari Nelerdir?
- Çevresel Faydalari : Çöp miktarin azalmasi ile birlikte, çevrenin temiz görünümü saglanmis olur. Toprak, dere, denizler daha temiz olur.
- Ekonomik Faydalari : Geri dönüsüm dolayisiyla tekrardan hammaddeye dönüstürüldügü için hem hammadde çogalir, hem de hammadde fiyatlari düserek ülke ekonomisine katki saglanir.
- Tarimsal Faydalari : Çöplerdeki çesitli organik atiklar bitkilere gübre olurken, hayvan diskilari da gübre olarak kullanilarak bitki ve agaclarin yetismesinde yardimci olurlar.
- Is Gücüne Faydalari : Bu islemleri gerçeklestirecek personel ihtiyacinin karsilanmasi sayesinde de is istihdami sayesinde issizlik oraninda azalma olacaktir. Yine ekonomimize bir katki saglanacaktir.
- Kit Kaynaklarimiza Faydalari : Ülkemizde kit olan yada baska ülkeleren temin edilen hammaddeleri geri dönüsümde kullanarak korumak da ülke ekonomimiz için katki saglamaktadir.
Biz Bireyler Olarak Nasil Katkida Bulunabiliriz?
En önce yapmamiz gereken, aldigimiz ürünlerin ambalajlarini ayri ayri biriktirerek en yakin ambalaj atigi konteynerine atip geri dönüsümü baslatmaktir.
Eger bulundugumuz yerde ambalaj atigi konteyneri yoksa belediyeye basvurmaliyiz.
Ayni islemi diger geri dönüsüme giren ürünlerde de yapmaliyiz.
Geri kazanilabilir atiklarin ayristirmasini biz yapmadigimizda yada imkan olmadigindan yapilamadigi durumlarda bunlari büyük ölçüde sokak toplayicilari sokak konteynerlarindan ayirarak yapmaktadir. Hatta çöp depolama alanlarindaki çöplerin içinden de ayirmaktadirlar. Bu sekilde yilda ~1 milyon ton atik geri kazandirilmaktadir.
Bu kadar önemli bir konuda bize düsen sadece geri dönüsüme gidecek olan atiklari ayri ayri istiflemek ve ilgili atik konteynerina atmak...
Gelecek hepimizin gelecegi... El birligi ile daha yasanabilir bir hale getirmemiz mümkün...
Sevgiyle Kalin, benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
10 Ocak 2016 Pazar
İşte İlkler!!!
Merhaba Sevgili Ailem,
Mutlu Pazarlar diliyorum hepinize.. Her zamankinden farklı bir pazar dinlencesi olsun sizin için. Farklı bir şeyler yapın, hayatınıza yenilik katın iyi gelecektir.
Mesela, kahvaltınızı evde yapacaksanız, her zamankinden değişik bir yerde yapın, mesela yatak odanızda. Film izleyecekseniz eşiniz yada sevgilinizle kapatın klimayı yada sobayı yada doğalgazı kısın, onun yerine bir battaniyenin altında birbirinize yakın durarak ısının, ayağınızda çoraplarınızla mesela...
Yemek pişirecekseniz daha önce hiç yapmadığınız bir tarifi deneyin. Zevkli olacaktır.
Alışverişe gidecekseniz her zaman gittiğiniz yoldan değil daha önce gitmediğiniz yoldan gidin.
İlkleri yaşayın, yaşatın...
Hayatımızdaki ilkler her zaman önemlidir, kolay unutulmazlar ve hafızalarımızda yerlerini alırlar. İlk olmanın, ilk yapılmanın, kısacası ilkin önemini çok büyüktür.
Bu önemi daha da iyi anlayabilmek için size dünyadaki ilkler'e birkaç örnek vermek istiyorum.
İlk Sakız : İlk sakız üretimine 1848 yılında John B. Curtis tarafından yapılmıştır. Ladin ağacı üzerinde yaklaşık 2 yıl süren çalışmalar sonucu sakız hayatımıza girmiştir.
İlk Akıllı Cep Telefonu : 1994 yılında IBM tarafından icat edilmiştir. "Simon" ismiyle tarihte yerini almıştır. Simon, dokunmatik telefon idi ve e-mail gönderebilme özelliği vardı.
Mouse İcadı : Douglas Engelbart tarafından 1964 yılında ilk mouse icat edilmiştir. Bu buluş, günümüz bilgisayar teknolojisinin temelini oluşturur.
Dünyadaki İlk Film : İlk film, 1895 yılında "Garden Cafe" de Lumiere Kardeşler tarafından çekilmiştir. Bu tarihten sonra film dünyası hızla gelişmiş, günümüzde teknoloji ile büyük bir sektör olmuştur.
İlk Toplu Film Gösterisi : 1891 yılında West Orange'daki Edison laboratuvarlarında gerçekleştirlmiştir. Herkes şaşkın ama memnundur. "The Sun" gazetesinde bu olaya yer verilmiştir.
İlk Defa Ücret Karşılığı Gösterilen Film : Film dünyası gelişmeye başladığında sadece deneme olarak çekilen filmler, sonraları ticarete dönüşüp 1894 yılında Amerika'nın New York şehrinde 25 cent karşılığında beş film izletilmeye başlanmıştır.
İlk Film Festivali : 1932 yılında Venedik'te sadece turistlerin ilgisini çekmek için yapılan festivale katılım yüksek olmuş, halk jürisi seçilmiş ve bu jüri en iyi oyuncu ve yönetmeni seçmiştir. Ancak o zamanki festivallerde herhangi bir ödül verilmemektedir.
İlk Hayvan Film Kahramanı : Filmlerde hayvan oynatma fikri ile hazırlanan "Rover Kurtarıyor" filmi hasılat rekorları kırmıştır ve "Rover" isimli köpek, film dünyasında ilk hayvan film kahramanı ödülünü almıştır.
İşte ilklerin önemi ve büyüklüğü, daha bunlar gibi yüzlercesi var.
Ya siz? Hayatınızda neden ilklere yer vermeyesiniz????
İlkler Özeldir..
Özel olmanız ve kalmanız dileğimle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
Mutlu Pazarlar diliyorum hepinize.. Her zamankinden farklı bir pazar dinlencesi olsun sizin için. Farklı bir şeyler yapın, hayatınıza yenilik katın iyi gelecektir.
Mesela, kahvaltınızı evde yapacaksanız, her zamankinden değişik bir yerde yapın, mesela yatak odanızda. Film izleyecekseniz eşiniz yada sevgilinizle kapatın klimayı yada sobayı yada doğalgazı kısın, onun yerine bir battaniyenin altında birbirinize yakın durarak ısının, ayağınızda çoraplarınızla mesela...
Yemek pişirecekseniz daha önce hiç yapmadığınız bir tarifi deneyin. Zevkli olacaktır.
Alışverişe gidecekseniz her zaman gittiğiniz yoldan değil daha önce gitmediğiniz yoldan gidin.
İlkleri yaşayın, yaşatın...
Hayatımızdaki ilkler her zaman önemlidir, kolay unutulmazlar ve hafızalarımızda yerlerini alırlar. İlk olmanın, ilk yapılmanın, kısacası ilkin önemini çok büyüktür.
Bu önemi daha da iyi anlayabilmek için size dünyadaki ilkler'e birkaç örnek vermek istiyorum.
İlk Sakız : İlk sakız üretimine 1848 yılında John B. Curtis tarafından yapılmıştır. Ladin ağacı üzerinde yaklaşık 2 yıl süren çalışmalar sonucu sakız hayatımıza girmiştir.
İlk Akıllı Cep Telefonu : 1994 yılında IBM tarafından icat edilmiştir. "Simon" ismiyle tarihte yerini almıştır. Simon, dokunmatik telefon idi ve e-mail gönderebilme özelliği vardı.
Mouse İcadı : Douglas Engelbart tarafından 1964 yılında ilk mouse icat edilmiştir. Bu buluş, günümüz bilgisayar teknolojisinin temelini oluşturur.
Dünyadaki İlk Film : İlk film, 1895 yılında "Garden Cafe" de Lumiere Kardeşler tarafından çekilmiştir. Bu tarihten sonra film dünyası hızla gelişmiş, günümüzde teknoloji ile büyük bir sektör olmuştur.
İlk Toplu Film Gösterisi : 1891 yılında West Orange'daki Edison laboratuvarlarında gerçekleştirlmiştir. Herkes şaşkın ama memnundur. "The Sun" gazetesinde bu olaya yer verilmiştir.
İlk Defa Ücret Karşılığı Gösterilen Film : Film dünyası gelişmeye başladığında sadece deneme olarak çekilen filmler, sonraları ticarete dönüşüp 1894 yılında Amerika'nın New York şehrinde 25 cent karşılığında beş film izletilmeye başlanmıştır.
İlk Film Festivali : 1932 yılında Venedik'te sadece turistlerin ilgisini çekmek için yapılan festivale katılım yüksek olmuş, halk jürisi seçilmiş ve bu jüri en iyi oyuncu ve yönetmeni seçmiştir. Ancak o zamanki festivallerde herhangi bir ödül verilmemektedir.
İlk Hayvan Film Kahramanı : Filmlerde hayvan oynatma fikri ile hazırlanan "Rover Kurtarıyor" filmi hasılat rekorları kırmıştır ve "Rover" isimli köpek, film dünyasında ilk hayvan film kahramanı ödülünü almıştır.
İşte ilklerin önemi ve büyüklüğü, daha bunlar gibi yüzlercesi var.
Ya siz? Hayatınızda neden ilklere yer vermeyesiniz????
İlkler Özeldir..
Özel olmanız ve kalmanız dileğimle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!
9 Ocak 2016 Cumartesi
Tarihi Yasamak Için!!!
Tünaydin Sevgili Ailem,
Mutlu hafta sonlari geçirmenizi dilerim. Içinizdeki sicaklik disiniza yansisin, gün boyu devam etsin...
Sogugun biraz daha hissedilmeye basladigi bu günlerde cocuklarinizla ilgilenip birlikte güzel paylasimlar yapacaginiz bir gün olarak düsünmenizi isterim...
Peki neler yapabilirsiniz?... Bir bakalim mi?
Hem cocuklarinizla paylasim yapacaginiz, hem de kendinizin ve cocuklarinizin tarihi bilgilerinize yenilerini katacaginiz bir etkinlik olabilir bu..
Eskiden çogu yerler hafta sonlari kapali olurdu, hafta içi gerek siz çalistiginiz gerekse çocuklariniz okudugu için ziyaret etme sansiniz olamazdi; haklisiniz...
Size süper bir haber vereyim o zaman:
Su an birçok tarihi eserleri sergileyen müzeler hafta sonlari da açik ve siz degerli halkimizin ziyaretlerini beklemektedir.
O kadar gezilip görülecek yerlerimiz, buram buram tarih kokan müzelerimiz, ani evlerimiz var ki, bu firsati çok iyi degerlendirmek lazim. Bu yüzden bu konuda emegi geçen tüm yetkililere sonsuz tesekkürler...
Üstelik sadece biz ve çocuklarimiz için degil, yurt disi veya sehir disindan gelen misafirlerimizi de gezdirmemizde güzel bir tarihi tur olur.
Bugün sizin için Izmir'in merkezinde olan tarihi bir müzeyi seçtim. "Izmir Arkeoloji Müzesi"...
Kisa bir tarihçesine bakacak olursak...
Izmir Arkeoloji Müzesi, Izmir ili ve çevresindeki arkeolojik eserlerin sergilendigi müzedir.
1927 yilinda Tepecik semtindeki terkedilmis Ayavukla Kilisesi'nde "Asar-i Antika Müzesi" adi ile ziyarete açilmistir. 1943 yilinda Izmir Arkeoloji Müzesi adini almistir.
1951 yilinda Kültürpark'ta bulunan ve müze haline dönüstürülen Milli Egitim Pavyonu'na tasinmis; ancak çevresinden gelen yogun antik eserlerden dolayi yeni bir müzeye ihtiyaç duyularak Konak'ta Bahribaba Parki içinde modern bir müze binasi insa edilmis olup 1984 yilinda hizmete açilmistir.
Fotografhanesi, laboratuvarlari, müze teshir salonlari, kitapligi, deposu ve konferans salonu ile her türlü hizmeti verecek sekilde tasarlanmistir. Eserler 1500' ün üzerinde olup hem bahçede hem de müze binasi içinde halkimiz için sergilenmektedir.
Müze üç katli olup ikinci ve üçüncü katinda sergileme salonlari, birinci katta idari bölümler, zemin katta ise depolar, laboratuvar ve kütüphane yer almaktadir.
Üst katta Çandarli, Bergama, Bayrakli, Iasos (Milas Kiyikislacik Köyü) antik kentlerine ait eserler, M.Ö. 3000 yilina ait pismis topraktan seramik kaplar , Arkaik dönem Bati Anadolu vazolari, Hellenistik dönem cam vazo, sise ve heykelcikler sergilenmektedir.
Ayrica bu kattaki Hazine Salonun'nda, Arkaik, Hellenistik, Bizans ve Roma dönemine ait altin, gümüs ve kiymetli taslardan yapilmis süs esyalari, cam esyalar, sikkeler ve bronz Demeter Heykeli bulunmaktadir.
Ikinci ve üçüncü katta ise, mermer eserler sergilenmektedir. Arkaik döneminden Roma dönemine kadar olan tüm heykeltraslik eserlerini içeren heykeller, büstler, portreler ve masklar teshir edilmistir.
Bu kadar bahsettikten sonra ziyaret etmemek olmaz diye düsünüyorum...
Siz de benim gibi düsünüyorsaniz Pazartesi hariç her gün açik olan müzeye gidebilirsiniz. Kisin 08:30- 12:30 / 13:30- 17:30 saatleri arasinda ziyaret edebilirsiniz.
Giris ücretleri 10,00TL gibi uygun bir fiyatla hizmet vermektedir.
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hoscakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Mutlu hafta sonlari geçirmenizi dilerim. Içinizdeki sicaklik disiniza yansisin, gün boyu devam etsin...
Sogugun biraz daha hissedilmeye basladigi bu günlerde cocuklarinizla ilgilenip birlikte güzel paylasimlar yapacaginiz bir gün olarak düsünmenizi isterim...
Peki neler yapabilirsiniz?... Bir bakalim mi?
Hem cocuklarinizla paylasim yapacaginiz, hem de kendinizin ve cocuklarinizin tarihi bilgilerinize yenilerini katacaginiz bir etkinlik olabilir bu..
Eskiden çogu yerler hafta sonlari kapali olurdu, hafta içi gerek siz çalistiginiz gerekse çocuklariniz okudugu için ziyaret etme sansiniz olamazdi; haklisiniz...
Size süper bir haber vereyim o zaman:
Su an birçok tarihi eserleri sergileyen müzeler hafta sonlari da açik ve siz degerli halkimizin ziyaretlerini beklemektedir.
O kadar gezilip görülecek yerlerimiz, buram buram tarih kokan müzelerimiz, ani evlerimiz var ki, bu firsati çok iyi degerlendirmek lazim. Bu yüzden bu konuda emegi geçen tüm yetkililere sonsuz tesekkürler...
Üstelik sadece biz ve çocuklarimiz için degil, yurt disi veya sehir disindan gelen misafirlerimizi de gezdirmemizde güzel bir tarihi tur olur.
Bugün sizin için Izmir'in merkezinde olan tarihi bir müzeyi seçtim. "Izmir Arkeoloji Müzesi"...
Kisa bir tarihçesine bakacak olursak...
Izmir Arkeoloji Müzesi, Izmir ili ve çevresindeki arkeolojik eserlerin sergilendigi müzedir.
1927 yilinda Tepecik semtindeki terkedilmis Ayavukla Kilisesi'nde "Asar-i Antika Müzesi" adi ile ziyarete açilmistir. 1943 yilinda Izmir Arkeoloji Müzesi adini almistir.
1951 yilinda Kültürpark'ta bulunan ve müze haline dönüstürülen Milli Egitim Pavyonu'na tasinmis; ancak çevresinden gelen yogun antik eserlerden dolayi yeni bir müzeye ihtiyaç duyularak Konak'ta Bahribaba Parki içinde modern bir müze binasi insa edilmis olup 1984 yilinda hizmete açilmistir.
Fotografhanesi, laboratuvarlari, müze teshir salonlari, kitapligi, deposu ve konferans salonu ile her türlü hizmeti verecek sekilde tasarlanmistir. Eserler 1500' ün üzerinde olup hem bahçede hem de müze binasi içinde halkimiz için sergilenmektedir.
Müze üç katli olup ikinci ve üçüncü katinda sergileme salonlari, birinci katta idari bölümler, zemin katta ise depolar, laboratuvar ve kütüphane yer almaktadir.
Üst katta Çandarli, Bergama, Bayrakli, Iasos (Milas Kiyikislacik Köyü) antik kentlerine ait eserler, M.Ö. 3000 yilina ait pismis topraktan seramik kaplar , Arkaik dönem Bati Anadolu vazolari, Hellenistik dönem cam vazo, sise ve heykelcikler sergilenmektedir.
Ayrica bu kattaki Hazine Salonun'nda, Arkaik, Hellenistik, Bizans ve Roma dönemine ait altin, gümüs ve kiymetli taslardan yapilmis süs esyalari, cam esyalar, sikkeler ve bronz Demeter Heykeli bulunmaktadir.
Ikinci ve üçüncü katta ise, mermer eserler sergilenmektedir. Arkaik döneminden Roma dönemine kadar olan tüm heykeltraslik eserlerini içeren heykeller, büstler, portreler ve masklar teshir edilmistir.
Bu kadar bahsettikten sonra ziyaret etmemek olmaz diye düsünüyorum...
Siz de benim gibi düsünüyorsaniz Pazartesi hariç her gün açik olan müzeye gidebilirsiniz. Kisin 08:30- 12:30 / 13:30- 17:30 saatleri arasinda ziyaret edebilirsiniz.
Giris ücretleri 10,00TL gibi uygun bir fiyatla hizmet vermektedir.
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hoscakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
8 Ocak 2016 Cuma
Örgü Atki & Bere
Tünaydın Sevgili Ailem,
Hepinize mutlu ve huzurlu, sağlıklı ve bol kazançlı bir Cuma günü dilerim.
Yağmur, soğuk derken 2016 yılının Ocak ayının ilk haftasını bitirdik, ikinci haftaya başladık bile. Zaman su gibi akıp geçiyor... Günler geçerken dolu dolu geçirmenizi temenni ederim.
Kışın en soğuk günlerini yaşamaya basladik. Ve cüce Subat, ardindan da Mart hissettirecek bize bu sogugu...
Kendimize daha da dikkat etmemiz gerekiyor. Üsümemek ve sagligimizi koruyabilmek için...
O yüzden ben bugün, kisin bizi sicacik tutacak, gerek soguga karsi gerekse sert rüzgarlara karsi bizi koruyacak olan bir aksesuara dikkat çekmek istedim.
Evet atki ve bereler...
Çesit çesit, renk renk ve degisik türlerde olan atki ve bereler...
Kimi dokuma kimi örgü...
Kimi fabrikasyon çikisli, kimi el emegi göz nuru olanlar...
Nasil olursa olsun bizi koruyan, sicacik tutan koruyucumuzdur Onlar...
Su siralar özellikle el emekleri daha da makbul... Hele hele elde özel tekniklerle örülen, herhangi bir dikis olmayan atkilar çok revaçta...
Her renk ve desende, degisik modellerde bulmak mümkün...
Iste ben de size bugün bu modellerden örnekler gösterecegim. Bunlari temin etmek isteyenler olursa bana ulasmalari yeterli olacak. Sadece bana yazin...
Hem kesenize uygun hem de görselligi, kullanim kolayligi ve çesitliligi ile her bayanin dolabinda olmasi gereken olmazsa olmazlardan...
Modelligini de kendim yaptim, umarim modelleri tanitabilmisimdir ve begenirsiniz...
Iste modellerden bir kaci...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Hepinize mutlu ve huzurlu, sağlıklı ve bol kazançlı bir Cuma günü dilerim.
Yağmur, soğuk derken 2016 yılının Ocak ayının ilk haftasını bitirdik, ikinci haftaya başladık bile. Zaman su gibi akıp geçiyor... Günler geçerken dolu dolu geçirmenizi temenni ederim.
Kışın en soğuk günlerini yaşamaya basladik. Ve cüce Subat, ardindan da Mart hissettirecek bize bu sogugu...
Kendimize daha da dikkat etmemiz gerekiyor. Üsümemek ve sagligimizi koruyabilmek için...
O yüzden ben bugün, kisin bizi sicacik tutacak, gerek soguga karsi gerekse sert rüzgarlara karsi bizi koruyacak olan bir aksesuara dikkat çekmek istedim.
Evet atki ve bereler...
Çesit çesit, renk renk ve degisik türlerde olan atki ve bereler...
Kimi dokuma kimi örgü...
Kimi fabrikasyon çikisli, kimi el emegi göz nuru olanlar...
Nasil olursa olsun bizi koruyan, sicacik tutan koruyucumuzdur Onlar...
Su siralar özellikle el emekleri daha da makbul... Hele hele elde özel tekniklerle örülen, herhangi bir dikis olmayan atkilar çok revaçta...
Her renk ve desende, degisik modellerde bulmak mümkün...
Iste ben de size bugün bu modellerden örnekler gösterecegim. Bunlari temin etmek isteyenler olursa bana ulasmalari yeterli olacak. Sadece bana yazin...
Hem kesenize uygun hem de görselligi, kullanim kolayligi ve çesitliligi ile her bayanin dolabinda olmasi gereken olmazsa olmazlardan...
Modelligini de kendim yaptim, umarim modelleri tanitabilmisimdir ve begenirsiniz...
Iste modellerden bir kaci...
Sevgiyle Kalin, Benimle Kalin, Hosçakalin,
Degerlisin Çünkü Özelsin!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)