"Ne kadar paylaşımcısınız?" diye sorsam size.
Nasıl bir cevap verirsiniz acaba?
Size ait olanı başkaları ile paylaşır mısınız kolaylıkla?
Ya sevginizi?
Yada sizi sevenlerin sadece sizi sevmesini mi istersiniz, beklersiniz?
Kendinizi nasıl görüyorsunuz? Bencil mi, yardımsever mi?
Cimri misiniz yoksa tutumlu mu?
İşte bu soruların temel yapı taşını
"Cimrilik" dediğimiz kişilik özelliği oluşturmaktadır.
Cimrilik, kişinin herhangi bir paylaşımda bulunamamasıdır. Paylaşmaktan rahatsız olmasıdır. Dolayısıyla kendinden başka herkese karşı aşırı bir güvensizlik hissetmesidir.
Eğer kişinin cimrilik özelliğinin sosyal yaşamına etkisi stres ile birleşirse,
"kişinin hastalık yaşama ihtimali artar!". Yani "Cimrilik Hastalığı!"
Cimrilik, halk arasında parasal yönden eli sıkılık olarak algılansa da, aslında cimriliğin farklı boyutları vardır.
- Duygusal Cimrilik
- Sosyal Cimrilik
- Psikopatik Cimrilik vb.
Bunlar içerisinden en tehlikeli olanı, "Psikopatik Cimrilik" tir. Çünkü içerisinde zalimliği de barındırır. Psikolojik baskı ve şiddet uygulanabilmektedir.
Örneğin, yanında çalışanların yada bir arkadaşınızın hakkını vermemek, eksik vermek, imkanınız olduğu halde borcunuzu ödemeyip karşınızdakini zorda bırakmak, daha da ilerlerse yolsuzluk yapmak, psikopatik cimriliktir.
Aslında bunun nedenleri araştırıldığında daha çocukluk döneminde ortaya çıktığı belirlenmiştir.
Daha tuvalet alışkanlığının kazanıldığı döneminde çocuğun yaşadığı travmalar, yanlış ebeveyn tutumları, sıkı kurallar "Cimrilik" e sebep olmaktadır.
Yine halkımız arasında en çok karıştırılan olgu "Tutumlu mu, Cimri mi ? dir.
İkisi birbirine çok benzermiş gibi görünse de aralarında farklılıklar vardır. Tutumlu insan, başkalarına göre emniyette olma ihtiyacını daha yoğun ister. Cimri insan ise başkalarına göre kendini güvensiz hissetme eğilimindedir.
Tutumlu insan, diğer insanlara maddi-manevi zarar vermekten sakınan, empati duygusu olan kişilerdir. Bu kişilerde tutumluluk bilinç düzeyinde yaşandığından doğru davranış şeklini sergilerler.
Cimri insanlar ise kendilerini aşırı önemserler ve başkalarının maddi-manevi çıkarları önemli değildir. Farkındalığa sahip olmadan içselleştirilerek yaşarlar ve empati duygusundan yoksundurlar.
Siz siz olun, sakin kendinize yada çocuklarınıza "cimri degil, tutumlu" diye kestirip atmayın. Önce güzelce irdeleyin, ondan sonra adını koyun.
Unutmayın ki daha küçükken bu sorunun üstesinden gelmek gerekli. "Ağaç yaş iken eğilir!" diye boşuna dememiş atalarımız..
Sonuçta cimrilik hastalığı da, cimrilik olgusu da, geniş perspektifle bakıldığında, kişiye mutluluk getirmez. Ileride ilişkilerine kötü yönde etkiye kadar gider.
Daha hastalık düzeyine gelmeden cimrilik sorununu çözmenin en baslıca yolları, onları daha fazla paylaşmaya yöneltmek, paylaşımının olumlu yanlarini kişiye gösterip farkındalığını yaratabilmek, empati duygusunu oluşturmaya çalışmak, en güzel yardım yolu olacaktır emin olun..
Tabi burada ebeveynlere düşen görevler de var. Çocuğun kişiliğinin oluştugu sıralarda verilen cezalar, uygulanan ağır kurallar gibi davranış bozuklukları da bu sorunun olusmasina etken olacağını lütfen unutmayın, davranışlarınıza sizler de dikkat edin.
Sonuçta hepimiz hayatımızın her anında mutlu, huzurlu, seven-sevilen olmak isteriz. Hakkımız, hakkınız. Bu hakkı kimsenin elinden almak yada engel olmak ise hakkımız değil... Farkında olalım.
Gerisi kendiliğinden gelecektir...
Farkında olanların arasında sizleri de görmek dileğiyle,
Sevgiyle Kalın, Benimle Kalın, Hoşçakalın,
Değerlisin Çünkü Özelsin!!!